30 Kasım 2014 Pazar

GÜNÜ YAŞARKEN ZAMANI İYİ KULLANMA

Bir program çizelgesi oluşturarak yaşamak inanılmaz konforlu,bunu deneyimlediğim ve yaşantımda uyguladığım için biliyorum.
Engelli bir çocukla güne zaten ister istemez gergin ve sıkıntılı başlıyor insan en azından durum bende böyleydi ama şimdi pek öyle düşünmüyorum ben bundan önceki zaman yönetimimi şöyle özetleyebilirim .
Evden markete patates soğan almaya diye çıkıp bir sürü ıvır zıvırı aldıktan sonra patates soğanı almadan eve gelip  aaaa soğan almamışım tüh aklımda bir şey var deyip  unutmuşum yaaa demeye benzetebilirim.:)
Bana bir listenin ne faydası olacak diye düşünmeyin çok faydası oluyor,öncelikli işler bir gün önceden kendinize ayırdığınız 10-15 dakikalık bir zaman diliminde sakin bir ortamda ve zamanda düşünülüp tasarlanarak not ediliyor öncelik ve önem sırasına göre hareket edildiği için ciddi zaman tasarrufu sağlıyor,günü daha verimli ve rahat geçirdiğinizi ve daha az depresif davrandığınızı  fark edeceksiniz.
Çünkü uygun zamanda tamamlanamayan işler bende gerginlik ve beraberinde bir sürü olumsuz düşünceyi beraberinde getiriyordu hiç bir şeye yetemiyor muş hissi yaşıyordum.Gün verimli bile geçse günün sonunda tuhaf bir yetersizlik hissi yaşıyordum.
En önemlisi bu programlı yaşamın zihninizi karmaşa hissinden ne kadar çok arındırdığını ve gün sonrasında hayatımızda hiç farkında olmadan yapıp önemini fark etmeden yaptığımız şeylerin  (olumlu bir şekilde günümü ne kadar iyi yönetmişim listemdeki belirlediğim her şeyi uygun zamanda ve gerektiği şekilde tamamlamışım diye sevindirdiğini )göreceksiniz bu bir alışkanlığa  dönüştüğünde bitiremediğinizi düşündüğünüz ve sürekli olarak öteleyip kafanızda gereksiz karmaşaya sebep olan yarım kalan işlerin yada duygu ve düşüncelerin aslında sadece bir zaman yönetimi sıkıntısı olduğunu gördüğünüzde böyle bir uygulamayı deneyip kendinizi, zamanınızı, hayatınızı ne kadar iyi yönetttiğinizi fark ettiğinizde çok mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Bu aslında kendinizle oynadığınız basit bir oyun sevdiklerinize biraz daha fazla zaman ayırabilme fırsatı ve duygu durumunuzu yakından ilgilendiren bir sihir.
Böyle bir uygulamaya her akşam kendiniz için tuttuğunuz bir akıl defterinde 10-15 dakika ayırarak bir sonraki günü olmasını istediğiniz şekilde programlama ile başlayın yeter.En önemlisi her akşam kendinizi tebrik edin çünkü o listeler muhtemelen evin dışında yapmanız gerekenlerden oluşan bir listedir evin içi ayrı bir olay çünkü ve listenizin uzunluğuna bakın tüm o işleri siz sevdikleriniz için yapıyorsunuz bunu kimse fark etmese bile siz kendiniz için fark edin ve kendinizi tebrik edin ben veya siz hiç önemli değil .
Böyle bir uygulama aslında her günümü ve o gün içerisinde ne kadar çok şeyi başardığımı gösteren basit bir bilinç altı hatırlatma notu o notlar bana (sen değerlisin )diyor.




27 Kasım 2014 Perşembe

MERAK DUYGUSU ENGELLENMELİMİ

Merak etmek gelişimin vaz geçilmez unsurlarından biridir.Çocukluk dönemimizde ki gelişime en önemli katkıyı merak sağlar ,aslında küçük beyinlerde her gün hayata dair bilimsel,ahlaki,sosyal,felsefi düzeyde küçük deneyler yapılır hayat böyle keşfedilir daha sonra tam tersi öğütlenmeye başlanır fazla merakın iyi olmadığı konusunda olumsuz düşünce filizleri geliştirilir yani zaman içinde merak etmemeyi öğretirler ve öğrenmenin önemli unsurlarından birinin önünü keserler. Merak etmeyen sorgulamayan deneyimlemeyen toplumlar dışarıdan kulağa fısıldanan başkalarına ait doğrular üzerinden ilerledikleri için düşünsel anlamda özgün fikirler oluşturamaz hep bir muhtaçlık durumu oluşur. Önderler, fikir adamları, icatlar ve büyük buluşlar merakla sorgulayan beyinlerde ve toplumlarda gelişir.
Her bireyin etrafında olup bitenlere karşı kayıtlı meraklı  tutumu kişisel gelişimi kadar toplum bilinci ve çıkarları açısından da önemli, bu olgu toplumun gereksinimlerini ihtiyaçlarını anlayabilen çözümler üreten bir anlayışı geliştirir.
Eğitim sistemimizde ki belki de en önemli eksiklerden biri uygulamalı bir öğrenim sisteminden çok ezbere dayalı bir eğitim sistemi olması yani ne veriyorsam al oku ezberle fazlasını merak edip ne yapacaksın diyen bir eğitim modeli bu sebeple teknolojide,bilimde sanatta,sporda yani yaşamın her alanında gelişmiş ülkelerin gerisinde gidiyoruz basit hatta hiç bir önemi yokmuş gibi görünen bir unsurun insan ve toplum üzerinde ki etkilerinin önemi çok büyük ,kısacası merak eden cesaret edebilen sorgulayan toplumlar olmak en ilkel bir duygunun engellenmemesi ile mümkün.

TELKARİ MODELLERİ

Telkari işi zahmetli olmasına zahmetli ama bir o kadarda doyum dolu bir uğraş ,değerli bir metalin eriyik halden incecik teller haline getirilip, tasarlama aşamasından tutunda modeli kafanızda canlandırma ve en son aşamaya kadar gelen süreç çok zevkli ve dikkat istiyor ufacık bir hatayı kaldırmıyor ,Ustalaşmak ise yıllar süren bir serüven öncelikle gözleri çok yoran bir uğraş mikron inceliğindeki tellerin bükümü ve kaynatma işlemiyle oluyor tüm her şey tabi kaba hatlar böyle oluyor tam hazır diyebilmek için ekstradan bir sürü işlemden geçirilmesi gerekiyor.








model açısından bir birinin aynı gibi duran iki yüzük modeli de küçücük dokunuşlar la faklı taşlar kullanılarak taş yuvası üzerinde ufak bir oynama ile ayrı model yüzükler gibi duruyor işte bu işin güzelliği burada tamamen size özgü olması en önemlisi el sanatları konusunda geçmişinin çok eskilere dayalı bir el işçiliği sanatı olması geleneksel el sanatlarımız arasında bu yönü çok hoşuma gidiyor.




TOHUM OTİZM VAKFI EĞİTİM PORTALI

Taylana henüz otizm tanısı konulmadan önce sadece şüphe sinin varlığı döneminde otizm ve ilgili konulara ilişkin bir sürü araştırma başladı kafamda, sosyal medya bu konudaki en önemli gereçti elimde bu aramalar sırasında faydalı pek çok site,portal,forum,lara giriş yapıp videolar izleyip ve makaleler okudum  dikkate değer çalışma ve araştırma bilgilerine ulaştım bunlardan en fazla faydalandığım linklerden bir tanesi 
Tohum Otizm Vakfı Eğitim Portalı  üyelik koşulu ile ücretsiz bir sürü eğitim modülünden faydalandırıyor bu benim açımdan çok önemli eminim Otizm ile uğraşan ve kısıtlı imkanlara sahip olan pek çok aile içinde aynı şeyi ifade edecektir.
Otizm dolayısı ile bizim çocuklarımızın hayatlarına dokunma sınırlarımız bildiklerimizle kısıtlı hala bir bilinmezlik olan bu illet çok fazla emek istiyor dolayısı ile çok fazla araştırma.
Eğer biz otistik çocukları olan aileler bir birimizin hayatlarına küçük dokunuşlarla ve bilgilendirmelerle katılabilirsek en azından bu zorlu süreç için hep bir umudumuz ve gücümüz olacaktır birbirimizi en iyi biz anlarız.Çünkü hayallerimiz aynı aynı umutları taşıyor çocuklarımız için aynı dileklerde bulunuyoruz.

Bu sebeple herkes araştırma sonuçlarından hayatına katıp verim elde ettiği uygulamaları ve kaynaklarını bir biriyle paylaşmalı diye düşünüyorum,kederler  paylaşılınca küçülen şeyler bir birimizin el feneri olabiliriz.
Durum benim içinde oğlum içinde daha zor ama bu kadar zorluğa rağmen güzel şeyler oluyorsa artık eminim her kes için umut var sadece ciddi emek istiyor, görmeyen,ortopedik engeli olan,otizm ve epilepsi  gibi bir sürü illetle uğraşan oğlum olumlu gelişmeler kaydedebiliyorsa herkes için umut var.


ÇOCUKLUK ÇAĞI AŞI TAKVİMİ

Her gün değişik bir şeyle karşılaşıyorum,geçen hafta bağlı bulunduğumuz bölgedeki sağlık ocağına gittiğimde doktor odasında ki aşı takvimi ilgimi çekti Taylan la ilgili tüm aşıların tamamlandığını düşünüyordum oysa yanlış düşünüyormuşum.


Sağlık ocağındaki aile hekimimize oğlumuzun aşı takvimine göre iki aşısının geldiğini ama bir işlem yapılmadığını söylediğim zaman bu aşılar gezici ekipler tarafından okullarda yapılan aşılar bunu gittiğiniz rehabilitasyon merkezine hatırlatın çünkü rehabilitasyon merkezleri Milli eğitime bağlı kurumlar ve gezici ekipler rehabilitasyon merkezlerinde de aşılama yapıyor dedi,eğer sonuç alamazsanız bir tam teşekküllü devlet hastanesine giderek ilgili aşıların rapellerini almanız gerekiyor dendi bu arada (Rapel :Aşı demek oluyormuş)
Rehabilitasyon merkezimizin yetkililerine durumu anlattığımda hayır böyle bir uygulama hiç olmadı bir bilgimiz yok dediler,sonrasında devlet hastanesinin çocuk hastalıkları bölümünden bir hekime durumu anlattım devlet hastanesinde ki hekim aşıları sağlık ocakları yapıyor takibi onlarındır devlet hastanelerinde aşı yapmıyoruz bunu sağlık ocağındaki aile hekiminize söylemelisiniz deyip gönderdi 3 kurum arasında geliş gidişlerden bir sonuç alamadım sağlık ocağı rehabilitasyon yada devlet hastanesi diyor,rehabilitasyon böyle bir uygulamamız yok diyor,devlet hastanesi biz aşı yapmıyoruz sağlık ocağı diyor tam bir karmaşa bahsettiğim konu sağlıkla ilgili önemli bir mevzu bunu tesadüfen aşı tablosuna gözüm takılmasa bilmem mümkün olmayacaktı bu arada aşı zamanı geçmiş olduğu için eğer bir sağlık problemi yaşanacak olsa bunun sorumlusu biz mi yoksa konunun takipçisi olması gereken sağlık ocağı aile hekimliğimi bilemiyorum
Eğer normal terminde olsaydı oğlumuzun bu yıl ilk okul 1 sınıf öğrencisi olması gerekiyordu ve her ilk okul çağındaki çocuk gibi gezici sağlık ekipleri tarafından aşı takvimine uygun olarak okulda dönemine uygun aşıları yapılacaktı ama bizde öyle olmadı sağlık problemleri ağır engelli olması sebebiyle her hangi bir eğitim kurumundan rehabilitasyon hariç faydalanamıyoruz bizimle aynı sorunları yaşayıp da okula gidemeyen ilk okul çağı çocuklarınız varsa ve eğer ilk aşıları hariç 7 yaşında yapılması gereken aşılardan yapılmamış ise  mutlaka sağlık ocaklarında ki aile hekimlerine bu durumla ilgili danışsın yarın sağlık ocağına gidip durum hakkında yeniden görüşeceğim umuyorum bu karmaşa son bulur.

25 Kasım 2014 Salı

HAYAL GÜCÜ VE GELİŞİME KATKILARI

Her insanın doğasında var olan bir özelliktir hayal kurmak, sınırları yoktur hemen hemen her şeyi kurgulayıp mini bir dünya yaratabiliriz ,hayallerimiz olumlu yada olumsuz pek çok şeyi içerebilir bazen küçücük bir an bambaşka şeyleri çağrıştırıp mutlu yada mutsuz edebilir.
Çocuklar ise gelişim süreçleri boyunca ilk deneyimlerini kurguladıkları hayal güçlerini kullanarak oluşturdukları oyunlarla pekiştirirler bundan zevk alır yada doğruyu yanlışı öğrenirler güncel yaşantılarının minimize edilmiş halleri yada söylemek isteyip te söyleyemedikleri şeylerdir bunların tamamı hayal gücünün etkisidir zihinlerine bilişsel farklılıkları ve metodları yerleştiren küçük bir dünya.
Çeşitli sebeplerden dolayı zihinsel yetersizlikleri olan çocuklar  eğer bu konuda uygun koşullar oluşturulup eğitilebilir yada bu konuda algı geliştirmeleri konusunda teşvik edici oyunlarla sürekli bir uyaran alırlarsa eğer gelişimlerine olumlu etkileri olacağı inancını taşıyorum.
Örneğin Taylan birden fazla problemi barındıran bir çocuk görmüyor,ortopedik sıkıntıları var,konuşamıyor ama onunla oynadığım oyunlarda hem merakını hemde duyularını kullanmasını gerektiren aktivitelerle meşgul olduğumuzda daha katılımcı ve meraklı ,farklı bir zaman diliminde bir sonraki tekrarlanan oyunda onu mutlu eden aktiviteye götüren dürtünün hayal gücü olduğunu biliyorum, çünkü farklı zamanlarda aynı oyunu zorlama yolu ile denediğimde ve o mutsuz olduğunda yani kendi hisleri ile hareket etmediği zorlantı yolu ile yaptırılan o davranışa verdiği tepkiyi görüyorum o davranışın içinde kendi duyguları ve hisleri yok bu sebeple zihinsel engelli yada otizm gibi farklılıklara sahip çocukların hayal güçlerini kullanmalarını sağlamayı önce ebeveynleri öğrenmek zorunda bir yetişkin olarak hayal kurmayı bir çocuğun bakış açısı ile bakmayı öğrendiğimizde onları bu dünyanın içine çekmek daha kolaylaşır diye düşünüyorum bu sebeple artık hayata biraz daha farklı bir gözle bakıyorum diyebilirim bazen oğlumla evde eğitim çalışmaları diye başladığım süreçte bir bakıyorum oyuncaklarla ben oynuyorum bizim kerata kendi aleminde kendi o hallerime güldüğüm zamanlar oluyor. :)



23 Kasım 2014 Pazar

OYUNCAK SEÇİMİ MODEL ALINMALI

Taylanın prematüre doğuşuyla gelişen pek çok sıkıntı yaşadık aşama aşama yol kat ediyor insan ,öncelikler nereden başlasam diye düşünmeler derken eğitimle ilgili materyal arayışları oyuncak seçimleri konusunda daha farklı bir gözle bakmaya başladım.
İlk model aldığım kurum gittiğimiz rehabilitasyon merkezi oldu,derslerde kullandıkları materyalleri temin etmeye çalıştım zaten çoğu oyuncakçılarda bulunan tarzda olanlar,aynı zamanda evde ki pek çok ev eşyasını da kullanıyorum.
İlginçtir evdeki bakliyatlar,sıradan mutfak eşyaları,sandalye,çocuk arabası hem eğitimine yönelik çalışmalarda hemde onun ilgisini çekmekte daha fazla işime yaradı.
Bu konuda çocuğunuzun ihtiyaçlarına yönelik oyuncaklar seçmek en doğrusu olacaktır,çünkü bu işin bir sınırı yok işlevsel olmadıktan sonra,çocuğun gelişimine katkısı olmayacaksa sadece gereksiz masraf ve israf olacaktır her engelli çocuğun gereksinimleri farklılık gösterebiliyor her yapılan oyuncak seçimi bir amaca hizmet etmeli ve dönemine uygun olmalı çünkü engelli çocukların çoğunda kazanılmış pek çok davranış oyun ve oyuncaklar aracılığıyla üstüne yeni davranışlar eklenerek sürekli olarak tekrar edip pekiştirilmek zorunda kısa ve uzun vadeli olarak düşünülebilir kısa vadeli kazanımlar uzun vadeli ve kalıcı davranışlara dönüştürülürken model olma ve oyuncakların etkisi büyük.
Bu sebeple mutlaka eğitimci ve veli çocuk için düşünülen oyuncak ve materyaller konusunda bilgi alış verişinde bulunmalı

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

Sevgili Öğretmen arkadaşlarımız hepinizin eğitime adanmış hayatlarınız ve emeğiniz için şükran borçluyuz.
Bu sebeple kendi dünyamızdan sizlere küçük bir armağan vermek istedik sevgilerimizle gününüz kutlu olsun.

22 Kasım 2014 Cumartesi

ENGELLİ ÇOCUKLARIN AİLELERİNİN EĞİTİM SÜRECİNE KATILIMI

Çocukların eğitim ortamındaki gelişiminde en temel ilkelerden biri öğretmenlerin,öğrencilerin ve ailelerinin eğitim süreci içersin de hep beraber olması.Engelli çocukların okul veya rehabilitasyon ortamında kazandıkları becerilerin ev ortamında pekiştirilmesi,okul ev tutarlılığının sağlanması ve ailelerin okul ortamının etkili bir unsuru haline gelebilmesi çok önemli.
Ailelerin eğitim sürecin de etkili bir biçimde yer almasının pek çok nedeni var.

-Bunlardan en önemlisi anne ve babaların çocuklarıyla en yoğun iletişim içersin de olmalarıdır.Eğitim sürecinde çocuklarının gelişiminde anne ve babalarının gözlemlerinden ve görüşlerinden faydalanmak eğitimci içinde önemli bir anlam taşımaktadır.
-Aile katılımı ile geliştirilen eğitimden hem aile çocuklar daha fazla yarar sağlamaktadırlar.
-Engelli çocukların aile-eğitimci işbirliği ile giden eğitimleri sırasında hem bilişsel hem fiziksel yönden daha fazla geliştikleri gözlemlenmektedir.
-Ailelerin okula ve eğitim sürecine olumlu tutumlar geliştirmesine yardımcı olmaktadır.
-Bu tutum aileyi olduğu kadar eğitimi sağlayan kurum ve eğitimci içinde güçlü bir tutum sergileme konusunda itici bir unsur sonuçta bir işbirliği oluşmakta ve verim artmaktadır.

 

ENGELLİ ÇOCUĞUN AİLELERDE YOL AÇTIĞI DEĞİŞİMLER

Engelli bir çocuğa sahip olunduğunda pek çok yenilik ve değişikliğe sebep olur.Ailenin gelişimsel aşamaları engelli çocuğun gelişimsel aşamalarıyla paralel hareket eder.
Anne babaların kardeşlerin kişilik özellikleri birbirinden farklı hayattan, mesleklerinden,yakın çevreden ve toplumdan beklentileri de farklılaşır.
Bu farklılıklar aileden aileye değişmekle birlikte,anne babaların kişilik özellikleri,eşlerin birbirlerine ne ölçüde destek oldukları,yakın çevrenin ve içinde yaşadıkları toplumun tepkileri ve desteği engelli ailesinin yaşadığı travmatik durumu daha rahat kabule geçme ve çözüme yönelik davranışlar sergilemelerinin önünü açacaktır.
Elbette toplumun ve devletin bu çocuklara ve ailelerine sunduğu hizmetlerin niteliği de ailelerde meydana gelen değişiklikleri etkileyen en önemli nedenlerden biridir.
Engelli olan bir çocuğun anne ve babasının ve kardeşlerinin kendilerine bakışını,kendilerini tekrar değerlendirme ve keşfetmelerine de yol açan bir süreçtir (sizi öldürmeyen şey güçlü kılar)
Aile bireyleri kendi yeterlilik ve yetersizliklerini,neleri başarıp başaramadıklarını deneme,görme ve ispatlama fırsatını da bulurlar.
Engelli olan çocuk ve bireylere yönelik tutumları değişir,ailelerine ve çocuklara dönük hizmetlerin oluşturulması için yoğun bir çaba göstermeye başlarlar.
Bu süreç anne babanın ve çocuğun birlikte geliştiği,büyüdüğü bir süreç olarak da düşünülebilir.
Anne baba açısından,ebeveyn olmayı öğrenme,sorumlulukların farkına varma,karar verme becerilerini geliştirme ve başkalarını de düşünmeyi öğrendiği bir süreçtir.
Engelli bireyin anne babası birlikte hayal kırıklıklarını,kabul görmemeyi,hatalar yapmayı,uygun olmayan kararlar verip sonuçlarına katlanmayı öğrenirler,tüm bu deneyimlerden nasıl yararlanacaklarına ilişkin çeşitli başa çıkma becerileri geliştirirler.
Yaşamın bir gelişim ve değişim süreci olduğu gerçeğin den yola çıkacak olursak.
Aileler dikkatlerini çocuklarının zayıflıklarından,yapamadıklarından,başaramadıklarından çok yapabildiklerine,kuvvetli yönlerine ve başardıklarına odaklandıkları ölçüde bu yıpratıcı süreç olumluya doğru kendiliğinden evrilecektir.
Unutmamak lazım her çocuk gibi engelli çocuklarda çeşitli gelişim aşamalarını kendilerine özgü biçimde yaşarlar sevmek değiştirmeye çalışmak değil kusurlarıyla sevince sevmekmiş madem neden olmasın sonuçta onlar evlatlarımız onlar engelli olmayı istemedi bir şeçim de değil zaten sadece oluyor çeşitli sebepler den dolayı işte bunun için oğlumun aldığı her nefesi hediye olarak görüyorum yıpratıcı ve zor bir süreç olabilir ama mutluyum.
Seviyor ve seviliyoruz çünkü biz farklılıklarımızla bir aileyiz ve daha güçlüyüz.

19 Kasım 2014 Çarşamba

RETİNA RAHATSIZLIKLARI


Retina Dekolmanı (yırtılmaları): Retinada ki yırtık ve delikler yüzünden gelişir.

Retina Damar tıkanmaları:Yaş,sigara içme,yüksek tansiyon,şeker hastalıklarına bağlı gelişebilir.

Sarı nokta hastalığı : Sigara kullanımı ve kalıtımsal faktörlere bağlı gelişebilir.

Doğumsal Retina hastalıkları: Genetik sebeplerle oluşan bazı hastalıklardan dolayı.

Şeker ve Yüksek tansiyona bağlı kanamalar :Şeker hastalarında insülin salınımı ve yetersizliği                                                                                     dolayısıyla gelişir

Retina ödemi : Retina tabakasının arkasında sıvı birikimi dolayısıyla oluşur.

Retina tümörleri:Göz ve etrafındaki dokulardan yayılabilir




PREMATÜRE RETİNOPATİSİ (ROP) NEDİR

Prematüre Retinopatisi erken doğan bebeklerin gözlerinde görülen en önemli sağlık sorunlarından biri olarak tanımlanmakta.Bebeklerin gözlerindeki damarlar, doğuncaya kadar gelişmeye devam ederler. Erken doğan bebeklerde bu gelişme tamamlanmadığı için doğduktan sonra da bu süreç devam eder. Prematüre bebekleri yaşatmak için yüksek verilen oksijen, gözdeki damarların anormal gelişmesine sebep olur. Bunun sonucunda ise damarlanması tamamlanmamış gözlerin retinaların da kısaca ROP olarak adlandırılan , Prematüre Retinopatisi hastalığı meydana gelir. Erken dönemde tedavi edilmezse her iki gözde de körlüğe sebep olur. Bu nedenle Prematüre doğan bebeklerin muhakkak göz doktoru kontrolünden geçmesi gerekmektedir.

18 Kasım 2014 Salı

ENGELLİ AİLELERİNİN TOPLUMDAN BEKLENTİLERİ

Bazen kendimi dipsiz bir kuyuda zifiri karanlık bir yerde gibi hissettiğim zamanlar oluyor,ne mutlu ki bu duygu durumu uzun sürmüyor çabucacık toparlanı veriyorum ama bu  tarz duygu durumları çok yıpratıcı,organize olmayı algımın açık olma durumunu psikolojimi yıpratıyor çabuk incine bilir oluyorum.
Sürekli olarak dikkatli, üretken,zinde olmak zorunluluğu çok tatsız olabiliyor çünkü insanım bazen ohhh şöyle miskinlik yapasım geliyor,belki çok fazla programlı olmayı istemediğim anlarım oluyor.
Ben Öğretmen değilim,Doktor yada Hemşire,Fizyoterapist,Psikolok bunların hiç biri değilim algım sıradanlığımla var vasatım işte her kes kadar işte sadece anne olmayı çok istemiştim ,şunu biliyorum anne olmak zaten zor bir şey ömür boyu sürecek bir tedirginlik bir kalp atışının yanına bir diğerinin eklenmesi durumu ama Engelli aileleri için durum biraz daha komplike.
Engelli bir bireyin anne ve babasının tüm yaşadıkları ile nasıl ve ne ölçüde başa çıktıkları sosyal destek ile paralel gidiyor.
Ailelerin yaşadıkları bu beklenmedik durumla başa çıkmaları büyük ölçüde diğer ailelerle ilişkilerine ,onlardan aldıkları desteğe ve onlara ne ölçüde yardımcı olduklarına da bağlıdır.
Ailelerin arkadaşlığa,dostluğa,yalnız olmadıklarını hissetmeye ve duygusal desteğe ihtiyaçları vardır.Bu desteğe genişletilmiş aile fertlerinden ,yakın çevreden aldıkları gibi psikolojik danışma gruplarında diğer annelerden,babalardan da almaktadırlar.Bu gruplar annelerin,babaların birbirlerine duygusal,sosyal yönden yaklaşmalarına,yalnız olmadıklarını fark etmelerine yardımcı olur.
Böylece annelerin,babaların yaşadıkları depresyon,karamsarlık duyguları yerini,başarma,kendine güven ve başkalarına yardım etmenin getirdiği tatmin duygularına bırakır,bunun olumlu sonucu olarak da yaşanan kaygı durumunda belirgin bir azalma olur.
Gelişen bu destek sayesin de toplum özel gereksinimi olan bireylerin farkında lığını hisseder ve aileleri olumluya doğru gelişir yoğun çaba harcamaya başlarlar çocuklarının ve kendi değişimleri için gerekli hizmetleri,servisleri anlatmaya talep etmeye başlarlar,çeşitli toplumsal kurumlar çerçevesinde faaliyetler gerçekleştirirler dernekleşmeler,yardım kurumlarında gönüllü çalışmalar gibi ve toplumun etkin birer bireyi haline dönüşürler.
Şahsım adına söylemek gerekirse sosyal medya üzerinden edindiğim ortak sorunları olan arkadaşlarımla yaptığım sohbetler,fikir alış verişleri çok rahatlatıcı  bilgilendirici ve umut verici .

ETKİLİ ÖĞRETİM'E NASIL KATKIDA BULUNABİLİRİZ


Öncelikle birden fazla  özel gereksinimleri olan bir çocuğun gelişimine katkıda bulunmaya çalışırken bu işin bir sistematiği olması gerektiğini ve etkili olabilmesi için bir program ve düzenleme yapmam gerektiğini biliyordum ama nasıl olacaktı,çok ciddi bir araştırma başladı bunun için Üniversitede öğrenci olan bir tanıdığımdan ilgili alanda eğitim alan arkadaşlarından eğitim kitaplarını istemiştim sağ olsun oda ihmal etmeden temin edip bir kitap göndermişti bir kitap o kadar çok işime yaradı ki anlatamam.
İlk önce kafamdaki karmaşa biraz daha azaldı olaya daha farklı bir gözle bakmaya başladım küçük adımlar kelimesi,engelin özellikleri,eğitim programları hakkında daha geniş bir perspektifim olmuştu.
Artık engelli bir çocuğun zavallı annesi,onun gereksinimlerinin tamamını onun yerine yapan bir hizmetçi gibi değilde  bize nasıl ulaşacağını bilmeyen bir çocuğun ihtiyaçlarını anlamaya çalışıp rehberlik etmek amaçlı davranışlar sergileyen bir anne olmuştum bu süreç uygulamalarla başladı  ve iyi ki de başlamış.
Etkililik nedir .?
Etkili Öğretimin Bileşenleri nelerdir.?
Bunları okuyarak anlamaya ve uygulamaya çalışıyorum ve aldığımız özel eğitimin de katkısıyla tabi.
Bu süreçte de izliyorum neler yapılıyor bunların tamamından bir çorba oluşturdum ama bizim için etkili bir eğitim çorbası çünkü şunu artık yaşayarak biliyorum her engel grubunun kendine has rahatsızlıkları ve tedavi yöntemleri olmasına rağmen en önemli unsur özel gereksinimli çocuğun karekteristik yapısı  zaafları,zayıf yanları,güçlü yanları,ilgilendiği şeyler ,severek yaptığı şeyler ,bunu ise en iyi ebeveynleri bilebilir bazı uyarlamalar yapmak gerekebiliyor yani çocuğun mizacına göre.
Öncelikle bir program dahilinde olmalı her şey ama şu gerçek asla unutulmamalı profesyonel destek alma konusunda asla tereddüte düşmemek lazım.
1-Öğretimin planlanması 2-Ne öğretileceğine karar verme 3-Nasıl öğretileceğine karar verme
4-Gerçekçi beklentilerin belirlenmesi 5- Öğretim yöntemi 6- Öğretim hazırlığı
7-Zaman kullanımı 8- Olumlu eğitim ortamı yaratmak 9- Öğretimin sunulması
10- Öğretim içeriğinin sunulması 11- Öğretim değerlendirmesi 
gibi  ve en önemlisi tüm bu planlanmış süreç içerisinde Tutarlı,Sabırlı,Kararlı davranışlardan vazgeçmeden hareket etmek planlanan eğitim için yeterli zamanı tanımak.
.


  

MESNEVİDEN ALINTI MECNUN'UN LEYLA'YA BAKIŞI

Mecnun'un akrabaları 

<Leyla'nın güzelliği pek o kadar fazla değil,şehrimizde ondan daha güzel nice güzeller var,sana arz edelim,onlardan birisini tercih edip hem kendini hem bizi kurtar,> dediklerinde               

Mecnun'un onlara cevabı.

Suret testidir,güzellikse şarap.Cenabıhak bana onun suretinden şarap sunmada.
Sizde ten suretinin aşkı olmasın diye  size de o testiden sirke verdi.
Yüce olan Rabb'in eli herkese bir testiden hem zehir hem bal verir.




17 Kasım 2014 Pazartesi

ÜSTÜN BAŞARILI ENGELLİ ÜNLÜLER

ÜSTÜN OLDUKLARI ZEKA ALANLARI

SÖZEL DİL ZEKA

Agatha Cristie                        : Yazar  /Öğrenme yetersizliği-Disleksi
Demosthenes                           : Politikacı /İletişim yetersizliği
Edgar Allan Poe                     : Yazar  /Duygusal Davranışsal Yetersizlik
Alexander Pope                      :  Şair    /Fiziksel Yetersizlik
Samuel Johnson                     : Yazar /İşitme Yetersizliği
Rudyard Kipling                    : Şair-Yazar/Görme Yetersizliği

MANTIK/MATEMATİK ZEKA

Albert Einstein                        : Fizikçi /Öğrenme Yetersizliği-Disleksi
Micheal Faraday                     : Fizikçi-Kimyager / İletişim Yetersizliği
Charles Darwin                       : Biyolog / Duygusal Davranışsal Yetersizlik
Stephen Hawking                    : Fizikçi /Fiziksel Yetersizlik
Thomas Edison                        : Mucit  /İşitme Yetersizliği-Disleksi
Johannes Kepler                      : Fizikçi / Görme Yetersizliği

UZAMSAL ZEKA

Leonardo da Vinci                  : Ressam / Öğrenme Yetersizliği -Disleksi
Marc Chagal                           : Ressam /İletişim Yetersizliği
Vincent Van Gogh                  : Ressam /Duygusal Davranışsal Yetersizlik
Hanri de Toulouse -Laurec    : Ressam /Fiziksel Yetersizlik
Granville Redmond                : Ressam /İşitme Yetersizliği
Otto Litzel                                :Fotografçı /Görme Yetersizliği
Eşref Armağan                        : Ressam/ Görme Yetersizliği

BEDENSEL ZEKA

Auguste Rodin                        : Heykeltras /Öğrenme Yetersizliği
Amiral Peary                          : Kaşif / İletişim Yetersizliği
Vaslav Nijinsky                      : Balet / Duygusal Davranışsal Yetersizlik
Jim Abbott                              : Beyzbolcu / Fiziksel Yetersizlik
Marlee Matlin                         : Oyuncu / İşitme Yetersizliği
Tom Sullivan                            : Aktör-Şovmen /Görme Yetersizliği


MÜZİKSEL ZEKA

Sergei Rahmaninoff              : Besteci /Öğrenme Yetersizliği
Maurice Ravel                       : Besteci /İletişim Yetersizliği
Robert Schumann                 : Besteci /Duygusal Davranışsal Yetersilik
Itzhak Perlman                      : Müzisyen /Fiziksel Yetersizlik
Ludwing van Beethoven       : Müzisyen /İşitme Yetersizlik
Joaquin Rodrigo                    : Müzisyen -Besteci /Görme Yetersizliği
Aşık Veysel Şatıroğlu            :Besteci-Müzisyen / Görme Yetersizliği


KİŞİLER ARASI ZEKA

Nelson Rockefeller                : Politikacı / Öğrenme Yetersizliği
Winston Chirchill                 : Politikacı / İletişim Yetersizliği
Harry Stack Sullivan            : Psikiyatr / Duygusal Davranışsal Yetersizlik
Franklin Roosevelt               : Politikacı / Fiziksel Yetersizlik
İsmet İnönü                           : Devlet adamı -Politikacı /İşitme Yetersizliği
Cem Boyner                          :İş adamı /İşitme Yetersizliği
Harry Truman                      :Devlet adamı /Görme Yetersizliği

KİŞİSEL ZEKA

General George Patton        : Asker /Öğrenme Yetersizliği
Aristotle                                : Felsefeci-filozof / İletişim Yetersizliği
Friedrich Nietzsche             :Felsefe/Duygusal Davranışsal Yetersizliği      
Timurlenk                            : Asker / Fiziksel Yetersizlik
Hellen Keller                        :Aktivist / Görme-İşitme-İletişim Yetersizlikleri
Mitat Enç                              : Doçent / Görme Yetersizliği





16 Kasım 2014 Pazar

TÜRKİYE'DE ÖZEL EĞİTİMİN TARİHÇESİ-2

1950-1970 yılları
Görme engelliler ve İşitme engelliler için okulların açılmasına devam edilmiş ve eğitilebilir zihinsel engelli çocukları seçmek,özel gereksinimli diğer çocukları incelemek ve rehberlikte bulunmak için ilk psikoloji kliniği bu günkü adıyla (Rehberlik ve Araştırma Merkezi )1955 yılında Ankara da kurulmuştur.
1955 yılında Ankara Kazıkiçi Bostanları İlkokulunda zihinsel engelli çocuklar için özel sınıf açılmıştır.

1963/1964 yıllarında İstanbul ve Ankara daki İlkokullardan seçilen üstün yetenekli öğrenci grubu üst özel sınıflardan özel bir programla yetiştirilmiş ve 1968 öğretim yılı sonunda uygulamaya son verilmiştir.Daha sonra ikinci bir deneme olarak ilkokullarda yeteneklere göre ABC sınıfı biçiminde sınıflandırma uygulaması yapılmış ancak bu denemeler 1972 yılında durdurulmuştur.

Altı Nokta Körler Derneği 1961 anayasasında yer alan özel gereksinimli bireylerle ilgili hükümlerin konulmasında etkili olmuştur.Dernek ilk kez korumalı işyeri deneyimini kurdukları bir atölye ile gerçekleştirmiştir.

Özel gereksinimli bireylerin eğitimleri ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması ise;TC Anayasasının 
42-50-61 maddeleri ile hükme bağlanmıştır.Ayrıca 1957 yılında çıkarılmış olan 6660 sayılı yasa ile güzel sanatlar konusunda yetenekli çocukların devlet tarafından yetiştirilmesi hükme bağlanmış ve bu yasa ile üstün özel yetenklilerin yurtdışın da eğitiminden yararlanma çalışmaları kesintisiz 17 yıl sürdürülmüş,ancak yasa yürürlükte olmasına karşın uygulanmamaktadır.

Yine 1957 yılında yürürlüğe giren 6972 sayılı yasa,korunması muhtaç çocuklara ilişkin düzenlemeleri yapmada Milli Eğitim Bakanlığını sorumlu tutmaktadır.
1961 Anayasasında özel gereksinimli bireylerin üretken hale getirilmesi ve özel eğitime ilişkin maddeler açıkça yer alırken ilköğretim yasasına özel eğitim ile ilgili hükümler konulmuş ve ilk kez özel eğitim yönetmeliği çıkarılmıştır.

1962 yılında yürürlüğe giren 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununda özel gereksinimli çocuklar için kurulacak okullar ve sınıflar zorunlu ilköğretim kurumları olarak ifade edilmiş,zorunlu ilköğretim çağında bulunan özel gereksinimli bireylerin özel eğitim ve öğretim görmelerinin sağlanacağı konusu (madde 12 Mecburi İlköğretim çağında bulundukları halde,zihnen,bedenen,ruhen ve sosyal yönden özürlü olan çocukların özel eğitim ve öğretim görmeleri sağlanır) ile hükme bağlanmıştır.

Kaynakça:Özel Gereksinimli Çocuklar ve Özel Eğitime Giriş / Dr.Semra Şahin

8 Kasım 2014 Cumartesi

TÜRKİYE DE ÖZEL EĞİTİMİN TARİHÇESİ 1 BÖLÜM


Osmanlı döneminde özel gereksinimli bireylerin eğitimine yönelik çalışmalar planlı olarak yürütülmemiş olmasına rağmen özel gereksinimli bireylerin yaşlılar evinde korunmaya alındıkları ya da bazılarının yetenekleri ölçüsünde uygun işlerde çalıştırıldıkları görülmüştür.
Küçük de olsa bu tür adımlar ileride özel eğitimin temellerini oluşturması açısından oldukça önemlidir.
İnsanlık tarihinde üstün yetenekli bireylerin eğitimi ile ilgili çalışmalar İ.Ö 427-347 yıllarında Eflatun un ilk olarak sistemleştirdiği şekilde gelişmiştir.Bundan yaklaşık 1700 yıl sonra Osmanlı Devleti Döneminde Enderun üstün özel yeteneklerin dünyada ki ilk sistemli seçim,eğitim ve istihdam örneği olarak görülmektedir.
Ülkemizdeki üstün zekalı ve yetenekli çocuklar için oluşturulan bu sistem,Osmanlıların yükselme ve yayılma dönemlerinin temel güçlerinden biri olmuştur.
Ülkemizde özel eğitim bilinçli ve sistemli olarak İstanbul da Grati Efendi nin öncülüğü ile Sultan Ahmet teki 1889 yılında Ticaret mektebinin bir bölümünde zamanın ileri gelenlerinin işitme engelli çocuklarının eğitimi için açılan okul ile başlamıştır.Bir yıl sonra da bu okula görme engelliler için bölüm eklenmiştir.Otuz yıl eğitim ve öğretime devam eden bu okul 1919 yılında kapatılmıştır.
Türkiye de özel eğitim konusunda atılan adımları daha sistemli bir şekilde takip edebilmek için dönem dönem inceleyecek olursak

1920-1930 yılları
1921 yılında İzmir de özel bir dernek tarafından  |Sağır-Dilsiz ve Körler Okulu | kurulmuştur.Bu okul bir süre sonra Alsancak ta bulunan İşitme Engelliler Okulunun bulunduğu binaya taşınmış ve1924 yılında Sağlık Bakanlığı na devredilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti adına Mustafa Kemal Atatürk tarafından onaylanan 1923 Cenevre Bildirisi,Cumhuriyet döneminde özel eğitim konusunda bir ilerleme olarak görülmüştür.
1926 yılında 743 sayılı Türk Medeni Kanunu kabul edilmiştir.Kanunun  264.maddesi özel eğitim konusuna değinmiştir.Madde anne- babaların çocuğu yetiştirmekle ve çocuğu sakat veya zihinsel engelli ise durumuna göre yetiştirilmesine karşı sorumlu olduğunu belirtmektedir.
1926 yılında 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiştir.Kanunun 14.maddesi görme engelli bireyleri ilgilendirmektedir.
Madde 14 de imza üzerine borç alan kimsenin el yazısı olması gerekmektedir.Görme engellilerin imzaları kendileri tarafından onaylanmadıkça kabul edilemez denilmektedir.

1930-1950 yılları
İzmir de kurulan |Sağır-Dilsiz ve Körler Okulu | 1921 yılından 1950 yılına kadar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı olarak eğitim öğretim faaliyetlerine görme engelli ve işitme engelliler birlikte devam etmişlerdir.1950 yılında Milli Eğitim Bakanlığına devredilen okulun görme engelliler bölümü 1951 yılında Ankara da şimdi ki Etimesgut Yetiştirme Yurdu binasına 1952 yılında da Gazi Eğitim Enstitüsü nün bir bölümüne taşınmıştır.Böylece görme engelliler müstakil binalar da eğitime başlamıştır.Bu arada görme engellilerin topluma katılmalarını sağlamak amacıyla Doç.Dr.Mitat Enç öncülüğünde 1950 yıllarında Altı Nokta Körler Eğitim ve Kalkındırma Derneği kurulmuştur.


ÇOCUKLARDA TUVALET EĞİTİMİ

Çocuklarda tuvalet eğitimiyle ilgili bir sürü şey okudum ama özel durumu olan çocuklar için bu durum biraz daha zor ve sabır istiyor.
Örneğin taylan gibi olan çocuklarda tuvalet eğitimine zamanlama konusunda annenin çok fazla deneme yapması gerekiyor öncelikle taylanın bağımsız oturabilmesini sağlamak zorundaydım bu durum gerçekleştikten sonra denemeler başladı bu durum yaklaşık 5 buçuk yaşını buldu.Biz önce zor olanı başardık büyük tuvaletini ilk denemelerimizde pek kabul etmedi lazımlıkla başladım oturmayı şiddetle ret etti olmadı,daha sonra çocuklar için tasarlanmış klozet kapaklarından aldım ilk zamanlar onuda pek istemedi ama ısrarla ve oğlumun her büyük tuvaletinin geldiği zamanları ve en son ana kadar bekleyip mecbur kaldığı zamanları kolladım ilk deneyiminde büyük bir coşkuyla onu yüreklendirdim ve bir çizgi film kahramanının tuvalet eğitimi için kullandığı şarkıyı ödül gibi kullandım sırf o şarkıyı duya bilmek için klozete oturmayı kabullendi artık kakan mı geldi Taylan dediğimde ıhh bu Taylan ca evet demek oluyor hemen tuvalete gidiyoruz bazı ritüellerimiz var mesela tuvaletin ışığını açmasını istiyorum yönlendirmeyle bunu yapıyor sonra kapıyı açması için yönlendirme yapıyorum yönergeye uyuyor ve itip açıyor sonra klozet kapağını yerleştirmemiz gerektiğini söylediğimde sabırla bekliyor ve mutlu son ama şu şarkıyı elimi sıkı sıkı tutup mutlaka istiyor 
Çişimiz tuvalete
Kakamız tuvalete
Artık yapmıycaz 
Popomuz daki beze 
Tuvalete gidiyoruz
Kakamızı yapıyoruz
Kilot giyiyoruz
Elimizi yıkıyoruz
Bazen bu şarkının ilk nağmelerini duyana kadar kakasını yapmayı ret ediyor artık bu ödül durumunu biraz daha azaltarak sadece bunun böyle olması gerektiğini anlaması için sadece aferin oğluma bravo sana gibi sözlerle halletmeye çalışıyorum çünkü bunu artık kanıksadı daha sonra tiksinmeyi öğrenmesi ve kakasını yaptıktan sonra mutlaka yıkanması gerektiğini öğrenmesi için sürekli olarak uyarılarda bulunuyorum,sifonu çekmesine müsade ediyorum ilk zamanlar sifonun sesinden çok korkuyordu ama bu durumu da aştı.
Yıkanma işlemi bitip silindikten sonra lavaboda ellerini yıkaması konusunda çok mücadele verdim Otizm sebebiyle sabun ve suyla ellerini ovmam konusunda pek istekli değildi ama her gün tuvalet sonrası şart değil her hangi bir zamanda ellerine sabun koyarak ovalayıp yıkamayı ellerini havluyla kurulamayı öğrettim şimdi ellerini yıkama konusunda çok istekli hatta lavaboya tutunduğu an hemen elini açıp avcuna sabun sıkmamı bekliyor ve beceriksizce de olsa ellerini ovup yıkanmasına yardımcı oluyor ve ellerini kurulaması gerektiğini artık biliyor yıkama sonrası kendisi ellerini havada tutup havluyu bekliyor.
İlk başladığımda tüm bu eylemler benim için hayal gibiydi çünkü görmeyen,fiziki engeli halen devam eden ve Otistik bir çocuğun bu konuda istekle yaklaşıp cevap vermesi inanılmaz zor bir süreç aslında tüm bu engellerine rağmen her çocuk gibi karekteristik yanları var bu sebeple özel durumu olan çocukların anneleri sürekli gözlem yapmalı ve hangi hareketinin ne anlama geldiğini ne zaman neye hazır olduğunu anlamaya çalışmalı bu onlar için olduğu kadar anneler içinde hayati bir önem taşıyor birden fazla engele sahip bir çocuğun günlük yaşam becerilerini kazandırabilmek annenin yaşam kalitesini ciddi anlamda rahatlabilecek bir durum.
Çocuğunuzun zaaflarını,karekteristik yapısını,ilgilendiği şeyleri sürekli test edin ve en uygun yöntem konusunda sürekli araştırın ve denemeler yapın bu denemeler için çocuğunuza olduğu kadar kendinize de yeterli zaman ayırma konusunda dikkat edin kısa bir süre deneyip olmuyor yok ya deyip hemen vaz geçmeyin sabırlı olun tecrübeyle sabit :)
Ama bu kadar uğraşa rağmen hala çişini tuvalete yapmayı ret ediyor çişinin geldiğini anlıyorum tuvalete her zaman ki ritüellerle gidiyoruz oturtuyorum ama oraya yapmayı ret ediyor bir müddet bekledikten sonra kaldırıp odaya gittiğimizde üzerine yapıyor çok sinir bozucu bir durum ama sakin davranmaya çalışıyorum yaz boyunca evde serili tek bir halı bırakmadım rahat kıyafetlerle dolaştırdım ne yaptıysam nafile adam bu konuda benle dalga geçiyor yaptıktan sonra gülüyor farkında yani yaptığı şeyin sanki zevk alıyor nasıl başa çıkarım yöntem arıyorum ama çok zaman alacağını biliyorum çünkü inanılmaz inatçı. 

6 Kasım 2014 Perşembe

ENGELLİ ÇOCUKLARDA KAZANILMASI GEREKEN ÖNCELİKLİ ÖZ BAKIM BECERİLERİ 1

Engel gruplarına göre birincil,ikincil sıralaması pek doğru değil belki ama en azından ben kendi güncelime göre bir sıralama yaptım.
Aslında öz bakım becerileri kapsamının dışında bir öncelik ama biliyorum ki bu adım oğlumu bir sonraki adıma yani işin özüne taşıyacak.
Şu anki yaşadığı gerçekliğe uygun adımlarla gitmeye çalışıyorum hedeflerimi çok küçük adımlara böldüm çünkü oğlumun yaşadığı fiziki sorunlar maalesef 1 den fazla ve hepsiyle birden başa çıkmaya çalışmak çok yorucu olabiliyor.
Öncelikle kaba motor faaliyetlerini harekete geçirmem gerekiyor çünkü hala bağımsız yürüyemiyor.
 Bu fiziki engeli aşmak için çok çaba harcıyorum,görme engelinin dışında Otizm tanılı bir çocuk olduğu için vücudunun yeryüzündeki kapladığı alandan habersiz bu sebeple işimiz biraz daha zor hem vücudunu tanıtmaya ve farkındalığını yaşamasına çalışıyor hem de işlev dışı olan sol bacak ve kolunun işler hale gelebilmesi için mücadele ediyorum.
Ama işin en sevindirici kısmı tüm bu çabalar meyvelerini vermeye başladı günlük merdivenlerden iniş çıkışlar diğer elini merdiven trabzanlarını kavraması konusunda onu zorladığı için artık ellerini daha işleve uygun kullanma ve farkındalık başlattı.Çünkü en ilkel durumlarda bile korunma iç güdüsü her zaman kazanır düşeceğim korkusu oğlumu mecbur bıraktı mecburiyet hissinden pek hoşlanmam ama bu sefer durum bunu gerektiriyor.
Özellikle c.p li olan elini kullanma konusunda ısrarcı davranıyorum zaten sağ elini kullana biliyor sol elinden sağ eline bir şeyler aktarabilmesini sağlamayı başardım ki bu çok önemli ve çok uğraştırdı  iki elinin koordineli bir biçimde kullanıyor olması fiziksel olarak onu bir üst kademeye taşıdı artık sandalyeye kendisi oturuyor destek almadan ve dengeli bir biçimde bağımsız otuyor,yatağına hafif destek alarak çıkabiliyor,koltuktan yada sandalyeden inerken kontrolünü sağlama konusunda daha özgüven kazanmış durumda klozete oturttuğum zaman çocuklar için olan klozet kapağının kenarlarını kavrayarak büyük tuvaletini yapabiliyor henüz küçük tuvaletini yapmayı ret ediyor ama sorun değil bu durumun da o yeterli düzeyde farkındalık yaşamaya başlayınca kendiliğinden yoluna gireceğini artık biliyorum hatta eminim,sadece sabırla ve tekrar tekrar yapılmaları gerekiyor.
Bu adımla beraber ufak ufak kazandırmaya çalıştığım alt yapısını oluşturmaya çalıştığım şey tuvalet eğitimi bir kısmı halloldu yılmak yok maalesef durum böyle birden fazla problemi olan her anne çok yaratıcı fikirlerle duruma birazda kendi müdahale etmeli ama profesyonel eğitim kurumlarından kesinlikle destek almak şart,fikir alış verişi insanı yüreklendiriyor.



MESNEVİ DEN ALINTI ÖĞÜT

CALİNUS HEKİMİN BİR DELİNİN KENDİSİNE YALTAKLANMASINDAN KORKMASI

Calinus yardımcılarına |bana falan ilacı getirin,mühimdir| dedi
Ona bir talebesi | Ey hünerler sahibi ! O ilaç delilik içindir.|
Sana delilik layık değildir,bunu bir daha söyleme dedi
Calinus da dedi ki | Bir deliye rastladım,|
Bir müddet yüzüme baktı.Gözünü kırpıp yakamı çekti.
Bende kendinden bir şey görmeseydi,yüzünü çevirip bana bakmazdı.
Cinsiyetimden şüphelenseydi o niçin kendi cinsinden olmayana bakardı?
İki insan ülfet etse hiç şüphe etme aralarında müşterek bir taraf vardır.
Kuş kendi cinsinden olanla uçar.Aynı cinsten olmayanla sohbet bela tuzağıdır.





MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ VE ESERLERİ


Mevlana Celaleddin-i Rumi 1207 de Horasanda dünyaya gelmiştir.Türk kültür tarihinin seçkin simalarından biridir.Mevlana Hak aşığı büyük bir alim  derin bir sufi ve iyi bir şairdir.Döneminde Anadolu halkının en sıkıntılı olduğu dönemde halkı birlik,beraberlik,kaynaştırmaya gayret etmiş bir kişidir.Çağının hümanist düşünce şeklini İslam inancı ile öğretilerinde aktarmaya çalışmıştır.Halen güncelliğini korumaktadır.
1273 yılında Konya da vefat etmiştir.Yaşamı boyunca meydana getirdiği en önemli eserlerden biri Mesnevi-i Şeriftir başkaca da bilinen eserleri Fihi ma Fih (Ne varsa içindedir.),Mecalis-i Seb'a (Mevlananın 7 vaazı) ,Mektubat (Mektuplar) ,Büyük Divan (Divan'ı Kebir) dir.

Her yıl Şeb-i Arus Şenlikleriyle Türkçe adıyla Düğün Gecesi olarak adlandırılan geceyle Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin  Düğün gecesi her 17 Aralıkta ölüm yıl dönümünde anılmaktadır. 


TELKARİ İÇİN GEREKEN EL ALETLERİ

Çift-Düz Pense-Karga burun-Maşa-Makas-Antep makası-Silindir-Pres-Heşkek takımı-Matkap
Şalome kaynak takımı-Mikron-Testere kolu-Kerpeten-Kumpas-Malafa-Mengene-Fırça setleri
Tezgah mengenesi-Gönye-Cetvel-Nitrik asit-Boraks-Yüzük ölçüleri-Çekiç-Yüzük malafası
Ayar-Tırtır-Gırgır-Sıvı Boraks-Halka Malafası-Cımbız takımı




5 Kasım 2014 Çarşamba

ATAKSİK TİP SEREBRAL PALSİ


C.P li vakaların %1 de görülen bu tip,kas kontrolündeki yetersizlik nedeniyle denge problemi yaşamaktadır.
İnce ve kaba motor hareketlerde gerilik ve özellikle de dengeyi,dik durmayı ve bulunduğu alana uyumunu gerektiren hareketlerde gerilik ve eş güdümsüzlük görülür.
Yürürken sersemlemiş ve başı dönüyormuş gibi göründüklerinden desteklenmeleri gerekmektedir.
Yaygın olarak eş güdüm bozukluğu,işitme,konuşma ve algılama sorunları görülmektedir.
Örneğin yazı yazma gibi işlemleri yaşlı insanlarda görülen titremelere benzer sıkıntıları olduğundan sayfa çevirme,yazma yani ince motor becerileri gerektiren işlerin tamamında yavaşlık söz konusudur.


DEVİNİMSEL YETERSİZLİĞİN OLUŞTUĞU YERE GÖRE BEYİNSEL İNME


1-MONOPLEJİ       :    Tek bir uzuvda olması durumu çok az rastlanır

2-HEMİPLEJİ         :    Aynı yöndeki uzuvların inmeden etkilenmesidir.Tüm beyinsel inmelerin %35-40 '                                 oluşturmaktadır.

3-PARAPLEJİ        :    Sadece bacakların inmeden etkilendiği bir durum.Görülme sıklığı %10-20                                             dolaylarında

4-TRİPLEJİ            :     İki bacakla bir kolun inmeden etkilendiğinin görüldüğü tiptir.Nadiren             
                                     rastlanır

5-KUADRİPLEJİ   :    Bacaklarla kolların birlikte etkilendiği durum %15-20 dolaylarındadır.

6-DİPLEJİ              :     Bacakların kollardan daha fazla etkilendiği bir durumdur.Sıklığı %10-20
                                     dolaylarında.

KARIŞIK TİP SEREBRAL PALSİ

Atetoit tip ile spastik tipin bir arada bulunduğu C.P türüdür.
Atetoit tipte çocukların kaslarında kontrol edilemeyen istemsiz ve art arda kasılmalar meydana gelmektedir.Özellikle parmak ve bileklerde istem dışı titrek hareketler vardır.
Spastik tipte ki çocuklarda ise kasıntılı ve abartılı hareketler görülmektedir,bu iki tipin her ikisininde birlikte olduğu C.P ye karışık tip denmektedir.
Her iki grupta ki zorlukların tamamı karışık tip Serebral Palsi li çocukların hayatını çok olumsuz etkilemekte ve kesinlikle bir başkasının desteği olmadan kişisel ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değil.
Bu sebeple her inme türünde olduğu gibi günlük fizik tedavi kaçınılmaz bir gereklilik ve bir refakatçinin yardımı mutlaka olması gerekir.

TREMÖR TİP SEREBRAL PALSİ


Tremör kelime anlamı olarak irade dışı titreme anlamına gelmektedir.Parkinson hastalarında olduğu gibi istem dışı titremeler örnek gösterilebilir.
Tremör tip Serebral Palsi de az olarak görülen tipte hareket sırasında titreme şeklinde istem dışı hareketler meydana gelir.
Çocuk hareketlerini kontrol etmeye çalıştığında titremeler daha da artmaktadır uykuda titreme görülmez.

RİJİDİTİ TİP SEREBRAL PALSİ


Yaygınlığı düşük olmasına rağmen çocukta en ağır seyreden tiptir.Bu çocukların kol ve bacaklarında aşırı kasılma ve sertleşme meydana gelmektedir ve bunun sonucunda da hareketin ortaya çıkması engellenmektedir.Kaslar sürekli gergin olduğundan çocuk baston yutmuş gibi gerilir ve eğilmekte zorlanır.
Bu tip Serebral Palsi ağır derecede zeka geriliğine sık rastlanır.Rahatsızlığın bu tipinden etkilenen çocukların hareket kabiliyetleri çok sınırlı neredeyse yok gibidir.

4 Kasım 2014 Salı

SEREBRAL PALSİ ATETOİD TİP

C.P li çocukların %15-20 sini oluşturmaktadır. Atetoid olan C.P li çocukların kaslarında kontrol edilemeyen istemsiz ve art arda kasılmalar meydana gelmektedir.
Dinlenme veya uykuda bu anormal hareketler ya çok azdır yada hiç yoktur,özellikle parmak ve bileklerde istem dışı titrek hareketler vardır.
Örneğin çocuğun bir kalemi almaya çalışması kollarda şiddetli kasılmalara yüzün buruşmasına ve konuşmanın bozulmasına neden olabilmektedir.
Dudak,dil,solunum ve yutkunma ile ilgili kasların kontrolünde de bir yetersizlik söz konusu olursa çocuğun salyası akmakta,solunum,beslenme ve konuşmada da problemler görülmektedir.
Kollarda ki ve eldeki kasılmalar çocuğun ellerini kullanmasını engelleyerek bağımsız hareket etmesini olumsuz etkiler.
Bu tarzda bir sorunu olan tanıdığım pek çok çocuğun yaşam kalitelerinin nasıl etkilendiğini çok iyi biliyorum,oğlumuz bu tarz bir etkilenmeden sıkıntılı olmamasına rağmen çok yavaş yol katedebiliyoruz ki yaşadıkları etkilenme türünden dolayı bu tipte bir inme ile yaşamlarını sürdürmek zorunda olan çocuklar için yaşam çok ta kolay değil.
Zihinsel olarak zeka seviyelerinde sorun olmamalarına rağmen istemsiz kasılmaları,salya hakimiyetlerinin olmaması,bağımsız hareket edememelerinden dolayı ciddi bir toplumsal dışlanma ve algı hatası ile karşı karşıya kalıyorlar.
Oysa duygusal olarak anlama kapasitesi olarak bir sorun yok sadece vücutlarının kontrolü çok zor inmenin etkisi ile konuşurken zorluklarla karşılaşmaları kendilerini ifade sıkıntısı yarattığı için yanlış anlaşılıyorlar ve zihinsel engelli oldukları düşünülebiliyor ama görünüşe aldanmamalı çünkü herkes kadar hayatın içinde olma hakları var bu tüm engel grupları için böyle bence.

3 Kasım 2014 Pazartesi

ENGELLİLERLE ENGELLİ YAŞAMA ADAPTASYON SÜRECİ

Hiç istemesek de hayal etmesek de Engelli bir fert aileye dahil olmuşsa,şoka girin, ağlayın, sızlayın, hatta kendinizi paralayın,kendinizi suçlayın, depresyona girin,ne yaparsanız yapın unutmayın ki tüm bunları kendiniz için yapmış olursunuz.
Aileye katılan Engelli birey için değildir  bu yaptıklarınız,ona hiç bir şey katmadığı gibi daha fazla çalmaktadır ondan tüm bu davranışlarınız, eğer bu davranışları onları çok sevdiğimiz,üzüldüğümüz,acıdığımız gerekçelerinin ardına saklanarak yaptığımızı söylersek de  ikiyüzlülük yapmış oluruz,çünkü aslında şunun içindir tüm bu sızlanmalar,
Asla bizlerden bağımsız hareket edemeyecek bir birey vardır hayatımızda ciddi bir yüktür ömür boyu boyun borcu yani öde öde bitmez ince bir sızı.
Çok bilinmeyenli bir denklem gibidir Engelli bireyle yaşamak, yeniden yapılanmaya zorlar insanı,bildiğiniz hiç bir şey yetmez daha fazlasını ister  bilgilerinizin bireyin fizyolojik gelişimine paralel hep güncellenmesi gerekir.
Tabi bu güncellemeler çeşitli kurumlara mecbur bırakır sizi zaten güncellemeler ve gelişimde böyle gelir zaten evde oturarak değil,çok acil bir şekilde Özel Gereksinimli bu bireyler için Eğitim kurumlarından,Hastaneler ve,çevremizdeki yakın aile fertlerinden yardım almamız gerekir ve tüm bunların bağlayıcılığını düşündükçe nasıl sorusu sorulur bunaltır insanı işte tüm bunlar yüzündendir sızlanmalar .
Böyle bir durumla karşı karşıyaysanız uyum sürecine fazla zaman geçirmeden geçmelisiniz,bu öyle kendiliğinden olmuyor çaba istiyor,emek istiyor,içinde sevgide varsa zamanla hayatınızda Engelli bireyle yaşamda ki uyumda geliyor, sadece  amaç ve istekleriniz varsa bunları yeniden gözden geçirip önem sırasına göre sıralamanız,arada birde duruma göre değişiklikler yapmanız gerekiyor.
Sonra farkında olmadan öyle bir bütün oluşturuyorsunuz ki bu sarsıntı ve üzüntüler diğer insanların olayı ve bireyi kabul eksikliğinden çıkmaya başlıyor ve siz o saatten sonra bir savaşçı oluyorsunuz,bir antrönör,iyi bir dost,müşfik bir anne yada baba oluyorsunuz.Tek yapmanız gereken şey kendinize olduğu kadar Engelli bireye de uyum süreci için zaman tanımalısınız gerisi geliyor.

KÖK HÜCRE ÇALIŞMASIYLA KÖRLÜK TARİH Mİ OLACAK

Kök hücre 'körlük tedavisi'nde umut olabilir mi?

Son güncelleme: 22 TEMMUZ 2013 - TSİ 12:11
İngiltere'de fareler üzerinde yapılan deneylerde kullanılan yeni bir teknik, körlük tedavisinin mümkün olabileceğini gösterdi.
University College London ile Moorfields Göz Hastanesi'nden uzmanlar, bu başarının kendilerine ilk kez olmak üzere, insanlarda da körlüğü giderme yolunda umut verdiğini açıkladı.
Nature Biotechnoloy dergisinde yayımlanan araştırma sonuçları, gözde ışığı algılayan bölgenin, kök hücre kullanılarak tedavi edilebildiğini gösteriyor.
Retina içindeki ışığa duyarlı alıcı sinir hücrelerine fotoreseptör deniyor. Bu hücreler, ışığı elektrik enerjisine dönüştürerek beyne yolluyor.
Ancak kimi zaman Stargardt hastalığı ya da yaşa bağlı hücre bozulması sonucu bu hücreler ölüyor.
Fotoreseptörleri yaşatan destekleyici hücreleri kök hücre kullanarak değiştirme yolunda insanlar üzerinde klinik deneyler zaten yapılıyordu.
Ama Londra'daki araştırma ekibi, deney farelerinde asıl, ışığa duyarlı hücreleri, yani fotoreseptörleri değiştirerek körlüğü giderebildiklerini açıkladı.
Bunun için laboratuvar ortamında retina üretimine olanak veren yeni bir teknik geliştirildi.
Bu teknik sayesinde, fotoreseptör hücreye dönüşmek üzere programlanmış binlerce kök hücre, kör farelerin gözlerine enjekte edildi.
Araştırmaya göre bu kök hücreler, gözün mevcut yapısına uyum sağladıktan sonra işlevlerini yerine getirmeye başlıyor.
Bununla beraber nakledilen 200 bin kök hücreden sadece 1000'inin göze uyum sağladığı belirtiliyor.
Araştırma ekibinin başkanı Prof. Robin Ali, BBC'ye yaptığı açıklamada, elde ettikleri sonuçları heyecan verici bulduklarını, beş yıl içinde insanlar üzerinde klinik deneylere başlanabileceğini ifade etti.
Bilim çevreleri kök hücre araştırmalarında en fazla ilerleme kaydettikleri alanların başında göz hastalıklarını sayıyor.
Bunun bir sebebi, ışığa duyarlı hücrelerin elektrik enerjisini iletirken nispeten basit bir sürecin işliyor olması.
Gözde bağışıklık sisteminin zayıf olması da vücudun kök hücreyi reddetmesi olasılığını düşürüyor.
On binlerce kök hücre sayesinde görüş kalitesi artırılabilirken, aynı oranda kök hücre, örneğin karaciğer gibi daha büyük bir organın kendi kendini yenilemesine yetmiyor.
B B C TÜRKÇE HABERLER

SEREBRAL PALSİ SPASTİK TİP

C.P li çocukların %40-60 'nı spastikler oluşturmaktadır.Bu çocukların değişen derecelerde zihinsel yetersizlikleri görülmektedir.
Çocukların hareketlerin gerçekleştirilmesinde zorluk çekmekte ve hareketleri kasıntılı ve abartılı görünmektedir.
Kaslarda istem dışı olan kasılmalar kol ve bacaklarda görülerek hareket etmeyi güçleştirmektedir.
Çocuk hareketlerini kontrol etmeye çalıştıkça kasılmaları dahada artmaktadır.Spastik çocukların duruşları kollar içe dönük ve vücuda yakın dirsek,el bileği bükük ve parmaklar kalçadan itibaren kasılmış olup dizler içeriye doğru dönüktür.



Oğlumuzda ki spasti çok belirgin değil sadece sol taraftaki kol ve bacakta sıkıntısı var bu durumu yavaş yavaş aşacağız inşallah çok sabır ve süreklilik isteyen bir durum.Tutarlı,Sabırlı,Kararlı hareket ediyoruz bakalım neler olacak.







2 Kasım 2014 Pazar

SEREBRAL PALSİ DEVİMSEL YETERSİZLİKLERİN DERECESİ

HİPOTONİK TİP:

C.P  li çocukların çoğu doğdukların da hipotoniktir,boyun ve gövdelerinde belirgin olmak üzere kas zayıflığı ve gevşekliği vardır.Eğer kas gevşekliği ısrarla kalırsa,bu duruma genel hipotoni denir.
Hipotonik çocukların motor becerileri zayıftır,denge reaksiyonları yavaştır ve otuz aylık olana kadar yürümeleri gecikebilmektedir.Oğlum da Serebral Palsi nin bahsettiğimiz hipotonik belirtiler sol tarafında yaygın bir şekilde mevcut bu sorununu çok erken başlayan Fizyoterapi sayesinde minimize etmeyi kısmen başardık yoğun bir tedaviye  6 yaşında olmasına rağmen sol elle nesneleri kavramada tutmada sorunlar yaşamakta sol ayak hala çok zayıf ve güçsüz parmak ucu yürümekte  günlük egzersiz kaçınılmaz bir şekilde uygulanmak zorunda yemek içmek kadar gerekli bu sebeple Rehabilitasyon zamanlarının haricinde çeşitli egzersizleri evde uygulayarak gelişimine katkıda bulunmaya çalışıyorum.Resimde de görüleceği üzre ayakta durmasını kolaylaştıracak bir yerde ellerini de kullanarak çalışma topumuzu kaldırması,kollarını güçlendirmesi ve denge oluşturma konusunda yardımcı bir yol deniyorum faydasını da gördük.


HOŞÇAKAL MANDELA





18 temmuz 1918-5 aralık 2013  adanmışlık kelimesinin tam karşılığı Nelson Mandela .
 Tüm hayatı boyunca doğru bildiğinden şaşmamış ,her olumsuzluğa sevgi ve inançla 
karşılık vermiş inançlarını bu kadar evrensel bir boyuta taşıyabilen nadir bir insan ve anısı önünde saygıyla eğilmek  bir yaşamı bu kadar şiirsel ve güzel yaşayabildiği için kendisine gıpta  etmemek mümkün değil.

İnsanlık tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başarmış bir ömrü dünya barışı ve halkının özgürlüğü için adamış bir efsane olarak akıllarda kalacak,hoşçakal Mandela yolun ışık olsun.











,





Hayattaki en büyük zafer hiçbir zaman düşmemekte değil, her düştüğünde ayağa kalkmakta yatar.     Nelson Mandela


YAŞAMA DAİR

Çocuğumuzla ilgili bu sorunlarla karşı karşıya kalıpta bu kadar çaresizce izlemek durumunda kaldıktan sonra gecemi gündüzümü koca bir bilinmeze doğru gidiyormuş gibi hissetmeden edemiyorum.Elimde olmadan bize bir şey olursa hali nice olur diye düşünüyorum,ama biliyorum ki bu bir gün gerçekleşecek o bizden ayrılmak zorunda kalacak çünkü bu yeryüzündeki en kaçınılmaz son. Ve o gün geldiğinde küçük kuzum ne durumda olacak diye düşünerek dertlenmek yerine geleceği için şimdiden neler yapabiliriz diye bir sürü şey tasarlıyorum aklımca en çok nelere ihtiyaç duyacak,onu en iyi kim anlayıp ve ihtiyaçlarına cevap verecek,çünkü her insan gibi kendine has huyları,davranışları,iletişim biçimi,ihtiyaç giderme biçimleri var,onu kim bu yönleri ile idare edebilecek diye düşünürken aynı durumda belki de dahada zor durumda olan bir sürü yavru ve aynen benim hissettiğim kaygıları hisseden anne,baba var gerçeğini göz ardı edemiyorum ,yaşam öyle çok yönlü bir gereksinim yelpazesi ki hepsinin büyük bir özen ve ihtimamla bu çocuklara sunulması ancak ve ancak ebeveynler tarafından gerçekleşebilir.
Hayalimde bir yer var her şeyi çok mütevazı ve tamamen hem fiziki hem zihinsel problemleri olan çocuklar için anca ve anca özenli ebeveyler tarafından tasarlanmış,mesela sıcacık bir yurt ama her türlü detayı düşünülmüş aynen evlerindeki konforda,sonra bir aş evi düzenli olarak yeme içme gereksinimlerini gidermeleri için,sonra donanımlı bir hastaneleri olmalı çünkü en çok ihtiyaç duydukları hayati önem taşıyan bir gereksinim içinde hemşireler doktorlar 7-24 hizmet veren acil durumlarda yalnızca onların öncelikli olduğu bir hastane,eğitimlerine düzenli olarak devam edebilmeleri için özel gereksinimli durumlarına hitap eden rehabilitasyon merkezi,fizik tedavilerini yaptırabilecekleri merkez,üretmenin tadına varabilmeleri için atölyeler,sonra eğlenmeleri için kapalı,açık alanlar,misafirhaneleri,mini bir sinema salonu,tiyatro salonu tüm bunların hepsi eminim tüm engelli anne ve babalarının aklından geçen kendilerinin yokluğu durumunda çocukları için hayal ettikleri şeyler yavrularının güven içinde ömürlerinin son bulduğu ana kadar yaşabilecekleri güvenli bir sığınak.
Hayalim bu kadarla da sınırlı değil bahsettiğim tüm bu gereksinimlerin tamamı için çok ciddi bir çaba ve maddi destek gerekli bunlarında yine anne ve babalara kaldığını düşünüyorum.
Yaşam alanlarının devamı ve konforu için bu alanın geniş düşünülüp üretim yapan bir yer haline dönüştürülmesi ve aynı zamanda çocukların geleceği bu üretimden gelen aktivitelerle desteklenmeli çünkü bu alan bizim çocuklarımıza bırakacağımız tek miras olacak diyorum.
Örneğin LÖSEV bu konuda inanılmaz bir güzellikte başarıya imza atmış,incelerken neden olmasın sonuçta bu girişimde birileri tarafından tasarlandı ve hayata geçti diye düşündüm,neden olmasın.
İçinde sevgi ve inanç olan her işin mutlak güç tarafından ödüllendirileceğine,tamamına ereceğine inanıyorum.
Özellikle Engelli çocukları olan ebeveynlerin kendilerine ayıracak zaman konusunda çok ciddi sıkıntıları oluyor,böyle bir mekan ailelere aynı zamanda mola verme lüksünü de verme özelliğine de sahip olmalı bu öylesine ihtiyaç duyduğum bir şey ki çoğu arkadaşım gibi ,sağlıklı çocuklar büyüdükçe bağımsızlaşıp en azından ailelerinin üzerinden fiziki yükleri kalkarken,bu durum Engelli aileleri için tam tersinedir çünkü yük birazdaha  ağırlaşır,bazen en yakınlarınız bile bu duruma çözüm üretemeyebilir.
Bir TV programı izlemiştim bir belgeseldi ve hiç unutamadım Otistik bir gencin annesi şöyle demişti.

( oğlumun özel durumundan dolayı eşimin cenazesine katılamamıştım çünkü oğlumu kimselere teslim edemedim bazen nefes almaya ihtiyaç duyuyorum kişisel ihtiyaçlarımı dahi karşılayamaz duruma geldiğim anlar oluyor o zamanlar da bir dost eline çok ihtiyaç duyuyorum .) 
Böyle bir durum hiç kimsenin içinde olmayı istemeyeceği bir şey ancak birlik olunursa bir birimizin ihtiyaç duyduğu dost eli olabiliriz diye düşünüyorum.
Dostça,sağlık ve mutluluk içinde kalın.