24 Kasım 2013 Pazar

ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN


Tüm öğretmenlerin Öğretmenler günü kutlu olsun hepinizin emeği karşısında saygıyla eğiliyorum.




20 Kasım 2013 Çarşamba

NEJAT UYGUR ANISINA



Hayat kocaman bir oyun sahnesiyse eğer sevgili Nejat Uygur Cibali nin Cafer Kıskıvrağı seni hep sevgiyle anacağım.
Seni ilk gördüğümde orta okulda okuyordum tiyatroyu genç kuşaklara sevdirmek için düzenlenen bir etkinliğin duraklarından biride bizim okulumuzdu sahne gösterimi bittikten sonra çocuklara nasıl buldunuz çocuklar diye sevecenlikle sormuştunuz,hiç gerçekçi olmadı demiştim,gülerek tiyatronun güzelliği burada kızım gerçek gibi olursa tiyatro olmaz demiştiniz ama gidişiniz çok gerçekçi oldu,hayatımda dokunduğum,konuştuğum,geçmişime ait gülerek hatırladığım bir anımda sizinle birlikte gitti,yitti tüm gidenlerin anısına sevgilerimle sen gittin gülümsetmelerin kaldı geride.

17 Kasım 2013 Pazar

GÖRME ENGELLİLERİN EĞİTİM ALABİLMELERİ İÇİN

Görme engelli çocukların,gören çocuklardan farkı yoktur,ancak nöral,sosyal,gelişimlerin de özellikle bebeklik dönemlerinde görme yetisinden mahrum olmaları çok ciddi bir mahrumiyettir eğitimlerinin erken dönemde ve farklılıklarına uygun şekilde başlatılmasının
,yaşamlarında ciddi fark yaratması ise bir mucize değil eğitim farkındalığıdır.Bu farkında lığı yaşayan ailelerin Görme Engelli bireyleri kendilerini toplum içinde ifade ederken daha bir etkin ve yaşama daha fazla dahil olabilme fırsatını yakalıyorlar.Kendi kendine yetebilme ,sosyal faaliyetler,iş bulabilme,topluluklara dahil olabilme,gibi pek çok şeyi başarıyorlar.




SGK Rehberinden faydalanarak kayıtlı olmaları dolayısıyla Türkyede ki görme engelli sayısı ( 216.077) kişidir bu rakamlardan yaş gruplarına göre yapılan sayımda 00-07 yaş grubu çocuk engelli sayısı (87.315) kişidir.

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 2011-2012 öğretim yılında özel eğitim okullarında  özel eğitim sınıflarında ve kaynaştırma sınıflarında öğrenim gören öğrenci sayısı toplamda (212.617) kişi dir.

Aslında rakamlar çok iç açıcı gibi görünmesine rağmen Türkiye deki toplam engelli rakamları karşılaştırması yapıldığında acı gerçek ortaya çıkıyor Türkiye de ki toplam engelli sayısı  1.559.222. dir ki bu rakam total bir rakamdır tüm engel gruplarını içermektedir.2011-2012 eğitim verileri ise     212.617. kişidir bu rakamlar ışığında Engelli sayısı ile eğitim alan engelli rakamları karşılaştırıldığında aradaki ciddi fark kendini tariflemektedir ve acıdır.

Bu durumda ailelere düşen çok ciddi bir iş vardır.Aileler çocuklarının eğitim,öğretimleri için bir sıralama takip ederek çocuklarının bu süreçten faydalanabilmeleri için adımlar atmalıdırlar.

1-Bireyin ikamet ettiği bölgedeki Rehberlik Araştıma Merkezine baş vuruda bulunabilmek için öncelikle Tam teşekküllü bir devlet hastanesinden özel eğitim almanız için süresiz yada süreli ve engel düzeyinin en az %20 olmak koşulu ile sağlık kurulu raporu çıkartılmalı.

2-Bireyin velisinin yada resmi okul ve kurum yönetiminin yazılı başvurusu

3- 3-14 yaş zorunlu öğrenim çağında olan e-okul sisteminde kayılı olanlar için okul kaydı belgesi gerekmemektedir ancak sistemde pasif durumda olan kayıtlar için e-okul çıktısı öğrenci belgesi gerekmektedir.

4-Okula kayıtlı öğrenciler için eğitsel değerlendirme formu ilgili kişilerce doldurulup kapalı bir zarf içinde RAM a verilecektir.

5-Nüfus cüzdanı fotokopisi 

6-4 adet vesikalık fotoğraf.

bu sıralama dahilinde çocuklarını bulundukları bölgedeki Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinden birine başvuruda bulunarak en kısa zamanda eğitim almalarını sağlamaları gerekiyor eğitime ne kadar erken başlanırsa o kadar iyidir.Bu o çocuklar için hayati önem taşımaktadır,çünkü bu eğitim onların yaşama ne kadar dahil olabileceklerine dair bir ölçüttür.

Eğitim her engeli aşar.

10 Kasım 2013 Pazar

ATAYA SAYGI VE SEVGİLERİMLE

Daha Cumhuriyet kurulmadan önce,seninde ön gördüğün gibi bu Aziz topraklar için  bir sürü hain planlar ve  oyunlar tasarlandı,tasarladığın ilkelerinden saptırmak ve ülkeyi boyunduruk altına aldırmak için dahili ve harici bedhahların üstün bir bir çaba içersindeler ama ne yaparlarsa yapsınlar bunu başaramayacaklar.

Bu gün bu ülkede bir kadın olarak erkeğiyle omuz omuza eşit haklara sahip bir şekilde fikri hür vicdanı hür bir şekilde yaşayabiliyor ve ilim,bilim üretmede erkeklerimizle eşit şekilde her yerde var olmayı başarabiliyorsak,ve bir mal gibi değilde  insan gibi yaşayabiliyorsak bu zamanında kadınını erkeğinden aşağıda görmeyen üstün bir zihniyetin yani Atamızın sayesinde olmuştur, işte bu yüzden kendisine şükranlarımı bir Türk kadını olarak sunmayı bir borç biliyorum.

Mekanın cennet ruhun şad olsun Atam

SAVAŞ AY MEKANIN CENNET OLSUN



On beş yıl gırtlak kanseriyle verdiği mücadeleyi kaybeden sevgili Savaş Ay' a Allah'tan rahmet ailesine sabır diliyorum mekanın cennet olsun.

Uğurlar ola güleç yüzlü adam.

8 Kasım 2013 Cuma

BİR YAŞ DAHA GİTTİ



İnsan sadece yaşadıklarıyla olgunlaşır,bende 1 yaş daha olgunlaştım yaşlandım her derde kedere inat bir yaş daha çoğalan sevgimle beraber.En güzel hediyeyi dostlarım ve yavrum verdi iyi ki hepiniz hayatımda varsınız iyi ki yanımdasınız.Hepiniz sağlıkla ve sevgiyle kalın 

7 Kasım 2013 Perşembe

KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARINA DEVLET DESTEĞİ-



Kanser başta olmak üzere tedavi şansı düşük hastalıklar için umut olarak gösterilen kök hücre çalışmalarına devlet desteği geldi
Hücresel Tedavi Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan,kanser, diyabet ve nörolojik hastalıklar başta olmak üzere gelecekte bir çok hastalığa umut olarak gösterilen kök hücre araştırmalarının Tübitak aracılığıyla destekleneceğini söyledi.

Bu tür araştırmaların geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan İlhan, "Birçok hastalık için umut olarak gösterilmesine rağmen bu konuda yeterli araştırma yapılamıyor. TÜBİTAK çok önemli bir konuda bilim insanlarına çağrı yaparak kök hücre çalışmalarını destekleyeceğini duyurdu. Altyapı ve personel yetersizliği gibi nedenlerle bu konuda araştırma yapamayanların önü artık açılmış oldu. TÜBİTAK tarafından kök hücre çalışmalarına 2,5 milyon liraya kadar destek sağlanacak" dedi


Kabul edilen projelerde kullanılacak kök hücrelerin Sağlık Bakanlığından ruhsatlı merkezlerde üretilmesi şartının getirilmesinin hasta güvenliği açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan İlhan, "Böylece hastada ne tür kök hücreler kullanıldığı bilinecek" diye konuştu.

Türkiye'nin hematoloji-onkoloji alanında dünyada önde gelen ülkelerden biri olduğunu kaydeden Prof. Dr. İlhan, kök hücre çalışmalarının desteklenmesiyle bu alanda da büyük gelişme kaydedeceğini dile getirdi.

Prof. Dr. Osman İlhan, TÜBİTAK'a kök hücre çalışmasıyla ilgili çok sayıda başvuru olduğunu, projelerin ekim ayının başında değerlendirileceğini söyledi.

TÜBİTAK'IN ÇAĞRISI

TÜBİTAK'ın bilim dünyasına yönelik çağrı metninde, hücresel tedavi ürünlerinin geliştirilmesi ve üretilmesi için bilimsel ve teknolojik potansiyelin harekete geçirilmesi gerektiği belirtildi.

Çağrıyla hem dünyada uygulanan hem de henüz uygulama alanında yer almayan ancak pek çok iyileştirici etkisi gösterilmiş hücresel tedavi yöntemlerinin ülkede geliştirilmesi konusunda proje sahiplerine önemli bir destek ortamı sağlanacağı kaydedildi.

Program kapsamında, hayvan deneyleri ve onarıcı hücre geliştirilmesine yönelik araştırmaların yanı sıra insan üzerindeki klinik çalışmaların da destekleneceği bildirildi.

SABAH SAĞLIK HABERLERİ :Alıntı

2 Kasım 2013 Cumartesi

KÖK HÜCRE GÖRME DAHİL PEK ÇOK HASTALIĞA ÇAREMİ OLACAK

Mucize değil, bilimsel gelişme: Kök hücre tedavileri



İnsan embriyonik kök hücrelerinin önünde etik ve yasal engeller bulunması ve yetişkin kök hücrelerine erişimin zorluğu nedeniyle araştırmacılar, uzun yıllar insan vücut hücrelerini kullanarak pluripotent özellikte, yani birden fazla özelleşmiş hücre tipine dönüşme potansiyeline sahip kök hücre üretmeye çalıştılar.
Çabalar nihayet 2006 yılında sonuç verdi ve Japon bilim adamları farklılaşmasını tamamlamış olan deri hücrelerinden, pluripotent hücre üretmeyi başardılar. Bu ve bunu takip eden çalışmalar sonucu Japon bilimadamı Shinya Yamanaka, kök hücre araştırmalarına büyük katkı sağlayan bir diğer araştırmacı olan John B. Gordon ile birlikte, geçtiğimiz yıl Nobel Tıp Ödülü’ne layık görüldü.
Yeni araştırmalarda deri hücrelerinin yanısıra örneğin idrardan elde edilen hücreler, ameliyatlar sonrası farklı organ ve dokulardan elde edilen hücreler gibi başka vücut hücreleri de pluripotent özellikteki kök hücrelere dönüştürülebildi.
iPSC’lerin bilim alanına en büyük katkısı belki de bazı hastalıkların patolojisini anlamada ve bu hücrelerin ihtiyaç duyulan hücre türüne farklılaştırılması sonucu tedavi amaçlı olarak kullanılması noktasında oldu.
Hastalıkların nasıl gerçekleştiğini anlamak, ancak laboratuvarda hastalıklı dokuları sistematik olarak incelemekle mümkün. Ancak hastalardan hastalıklı dokuyu almak zor olduğundan ve hatta sinir sistemiyle ilgili hastalıklarda mümkün olmadığından kök hücreler bu noktada büyük bir olanak yaratıyor. Örneğin 2008 yılında nörodejeneratif bir hastalık olan Parkinson hastalarından alınan hücrelerden iPSC geliştirildi ve bu hücrelerin tekrar sinir hücresine farklılaştırılması ile hastalığın altında yatan moleküler sebeplere dair daha fazla bilgi edinilmesi sağlandı.
Aynı çalışmada araştırmacılar ürettikleri sinir hücrelerinde genetik değişiklik yaparak bu hücreleri “onarıp” tekrar sağlıklı sinir hücresi olmasını sağladı. Daha sonra bu genetik olarak “onarılmış” sinir hücreleri Parkinson hastalığının fare modellerinde kullanıldığında farelerde anlamlı düzeyde iyileşme gözlemlendi. Aynı teknikle orak hücre anemisi olan hastalardan, amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalarından ve spinal muskular artofi (SMA) hastalarından da başarılı şekilde iPSC üretimi gerçekleştirildi. Bu alandaki çalışmalar ve hastalık modelleme ile ilaç tarama deneylerine dayanan moleküler düzeydeki deneyler yoğun olarak devam etmektedir.
Kök hücre tedavileri
iPSC’lerin tedavi amacıyla kullanıldığı çalışmalara yukarıda değinmeye çalıştık. Şimdi de genel olarak yetişkin ve embriyonik kök hücrelerin tedavi amacıyla kullanım alanlarından kısaca söz edeceğiz.
Kemik iliği, vücudun en önemli yetişkin kök hücre kaynağıdır. İlikteki kök hücreler kan hücrelerine, mezenkim hücrelerine (kas, kemik, kıkırdak, yağ vb.) ve endotel hücrelerine (damar duvarı hücreleri) farklılaşma yeteneğine sahiptir. Kemik iliğinin hastanın kendisinden izole edilip gerekli muamelelerden geçirildikten sonra ihtiyaç duyulan kök hücrelerin hastaya geri verilmesi en yaygın olarak uygulanan işlemdir. Aynı işlem kişinin doku uyuşmazlığı yaşamayacağı bir başka kişiden alınan kemik iliğiyle de yapılabilir. Bu işleme kemik iliği nakli denir. Özellikle lösemi ve lenfoma gibi kan hücreleriyle ilişkili kanser türlerinin tedavisinde tüm dünyanın en sık başvurduğu tedavi yöntemidir.
Kemik iliği içinde bulunan kök hücre grubunda kas hücrelerine farklılaşabilen türde mezenkimal kök hücreler ile damarlarımızın duvarında bulunan endotel hücrelerine farklılaşabilen endotel kök hücreleri bulunduğundan bu kök hücrelerin kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde kullanımı da yaygın olmamakta birlikte mümkündür. Bu yaklaşım özellikle kalp enfarktüsü geçiren hastalarda uygulanmaktadır. Ancak tedavinin başarısı hastanın yaşına, sağlık durumuna ve enfaktüsü geçirme zamanına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bu anlamda tedavi yönteminin optimizasyonu devam etmekle birlikte, dünyada kök hücre tedavisi sunan bir çok sağlık kuruluşu bu hizmeti de sunmaktadır.
Bu örneklerin yanı sıra 2003 yılında Koreli bilim insanları göbek kordonundan elde ettikleri yetişkin (yani embriyonik olmayan) kök hücreleri kullanarak omurilik hasarı görülen hastaları tedavi etmeyi başardı. Aynı şekilde sinir hücrelerinin yenilenmesi ile iyileşme sağlanabilecek Parkinson, ALS ve inme gibi hastalıkların tedavisi için de gerek kemik iliği, gerekse yağ dokudan elde edilen yetişkin kök hücrelerin kullanımı mümkündür.
2004 yılında İngiltere’de yapılan bir çalışmada, düşük sonrası fetüslerden elde edilen retinanın, makular dejenerasyon görülen yani zamanla kör olan hastalara uygulanmasıyla, görme yeteneğinin yüzde yüz oranında olmasa da geri geldiği bulundu. Araştırmacılar görme yeteneğini sağlayan unsurun retinada bulunan kök hücreler olduğunu ve bunların hastalarda görme yeteneği için özelleşmiş hücrelere farklılaştığını buldu. Bu yöntemle İngiltere’de birçok hasta tedavi edildi. Ancak kullanılan kök hücreler, fetüslerden elde edilen embriyonik kök hücreler olduğundan bu konudaki etik ve yasal tartışmalar sürmektedir. Bu yöntemin yerine geçebilecek yetişkin kök hücre kaynağı arayışları ve iPSC kullanımına ilişkin deneyler de devam etmektedir.
Kök hücrelerin tedavi amaçlı kullanıldığı alanlar oto-immün hastalıklardan ortopedik sorunların tedavisine, kalıtsal hastalıklardan nörolojik hastalıkların tedavisine ve hatta kanser tedavisine kadar uzanmaktadır. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız gibi bu alanda elde edilmiş önemli başarılar bulunsa da tedavi yöntemlerinin geliştirilmesindeki sürenin uzunluğu, uygulanan tedavilerdeki başarı oranının hangi süreyle devam edeceği ve kök hücre tedavisinin vücut üzerindeki uzun süreli etkileri gibi konular henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamıştır. Bu alandaki araştırmalar son hızıyla devam etse de uzmanlar kök hücre tedavisiyle ilgili birçok internet sitesinde şimdiye kadar gerçekleştirilmiş tedavilerden çok daha fazlasının sunulduğunu belirterek, kök hücre tedavilerine dair daha fazla araştırma yapılmasının gerekli olduğunu ve bu amaçla kestirme yollara başvurulamayacağını ısrarla vurguluyorlar.

1 Kasım 2013 Cuma

AKILLI TELEFONLA GÖZ MUAYENESİ

Akıllı telefon ile katarakt teşhisi

Katarakt, Mirriam Waithara'nın dünyasını karatıp, onu neredeyse kör etmiş. Yaşadığı Kenya'nın ücra ve yoksul köşesinde göz doktoru yok ve Mirriam bu sorunla karşı karşıya olan tek kişi de değil. Doktor Bastawrous bu soruna çok küçük bir eğitim ile kolayca çözüm sağlayabilecek bir yöntem öneriyor. Akıllı telefonlarda kullanılan Peek uygulaması.

19 Ağustos 2013 Pazartesi 15:50
Akıllı telefon ile katarakt teşhisi
 Dünya Sağlık Örgütü dünyada toplam 285 milyon insanın kısmen ya da tamamen görme engelli olduğunu bildiriyor. Aslında bu insanların görmesini engelleyen şey çok basit ve tedavisi de çok kolay. Bir gözlük ya da küçük bir katarakt ameliyatı ile yeniden görebilirler. Dünyadaki her beş görme engelliden beşinin önlenebilir ya da tedavi edilebilir olduğu tahmin ediliyor.

Mesafaleri aşan teknoloji


Yeryüzünün yoksul bölgelerinde bile aslında büyükçe kent ve kasabalarda göz doktoru bulunuyor. Ama sorun daha ziyade doktorun hastalara ulaşımında yaşanıyor.

Londra'daki Tropik Hastalıklar Fakültes'nden (London School of Hygiene and Tropical Medicine) Doktor Andrew Bastawrous, "En çok ihtiyaç içinde olan hastalar asla hastaneye gidemiyor çünkü yolu olmayan yerlerde yaşıyorlar, paraları yok, araçları yok. Onun için bu insanlara ulaşmanın bir yolunu bulmak gerekiyor" diyor.

Doktor Bastawrous bu soruna çok küçük bir eğitim ile kolayca çözüm sağlayabilecek bir yöntem öneriyor. Bunun için akıllı telefonlarda kullanılan Peek uygulamasını (Taşınabilir Göz Muayenesi aleti) deniyor. Uygulama örneğin ekranda küçülüp büyüyen bir harf ile basit bir göz muayenesi yapılmasına olanak tanıyor.

Ayrıca telefonun kamerasının flaşıyla gözün gerisini, retineyi aydınlatarak hastalık belirtisi olup olmadığının görülmesine de imkan veriyor. Hastanın kayıtları ve nerede alındığı telefona uydu (GPS) yoluyla kaydedilip, sonuçlar doktora e posta ile gönderilebiliyor.

Bunun yapılabileceği telefon da 450 
dolar dolayında. Göz muayenesinde kullanılan ve maliyeti 150 bin doları aşan koca koca cihazların fiyatlarını düşündüğünüzde ucuz da sayılır.
Ama aynı teşhisi yapabilir mi acaba?Çekilen fotoğraflar geleneksel göz muayene cihazlarıyla çekilenlerle kıyaslanarak bu sorunun yanıtı aranıyor. Bu konudaki karşılaştırma henüz yayımlanmış değil ama araştırmayı yürüten ekip sonuçların umut verici olduğunu söylüyor. Üstelik bu yöntem kullanılarak şu ana kadar 1000 civarında hastaya tedavi sağlanmış. Bunlardan biri de işte Kenyalı Mirriam Waithara. Gözündeki katarakt saptanmış, ameliyat edilmiş ve artık görebiliyor. Doktor Bastawrous bu yolla en yoksul ve muhtaç durumda olanlara çare sunulabileceğini umuyor. Fikir bu ön uygulama aşamasında bile dikkat çekti ve övgüyle karşılandı. Uluslararası Körlükle Mücadele Kurumu tbaşkanı Peter Ackland , "Peek'in bu konuda önemli bir kilometre taşı olma potansiyeli var" diye konuştu.

Dünyadaki görme engellilerin yüzde 90'ı yoksul ülkelerde yaşıyor. Ackland, uygulama başarılı olursa bundan en çok Afrika ve Hindistan'ın kuzeyindeki yoksul bölgelerin insanlarının faydalanacağını, hastaya ulaşım sorunları yüzünden bu bölgelerdeki göz doktorlarının kapasitelerinin aşağı yukarı üçte biri oranında çalışabildiklerini söylüyor.

sonar haber.com 

Teknolojinin yeni bir kolaylığı daha hayatımıza girmiş bulunuyor.İmkanları kısıtlı yerlerdeki insanlar için uygulanabilirliği düşünülünce ne işe yarar diye düşünmeden edemiyor insan yolu olmayan yerde doktoru olmayan yerde hastanesi ameliyathanesi olmayan yerde rahatsızlığın teşhisinde faydası olabilecek bir cihazın varlığı tartışılabileceği gibi çözüm noktasında tıkanıklık devam ediyorsa hiç bir anlamda teşkil etmiyor doğal olarak.Umut odur ki bir gün körlük denen illetin sıradan bir rahatsızlıktan farkının kalmaması insanoğlunun inanılmaz zekası düşünülünce bununda mümkün olabileceğini umut ediyorum.