21 Aralık 2014 Pazar

İLK ROP MUAYENEMİZ

Taylan ilk Rop muayenesine yattığı hastaneden ambulansla Yeditepe Üniversitesine gönderilmişti ilk randevumuzu yattığı hastanede ki doktorumuz almıştı, işin o kısmı bizim için çok üzücü çünkü çocuklarımız ikizdi ve kızımız ilk rop muayenesine  gitmeye hazır olan çocuktu,ve öyle oldu kızımız ilk muayeneyi ve ilk rop lazerini yaşayan çocuk oldu ama sonucu çok kötü oldu  lazerle ameliyatı yapıldıktan 1 gün sonra yoğun bakım ünitesinde vefat etmişti bu durum bizde travma etkisi yarattı ve ölüm sebebinin enfeksiyon kaynaklı olduğu söylendi bu durum asla gizemini kaybetmedi hiç bilemedik enfeksiyon mu yoksa ihmal mi neyse Levhi kalem de ne varsa o yaşanıyor sindirmek zorunda kaldık, ama hikayemiz burada bitmedi aynı kabus sanki alaca karanlık kuşağı gibi tekrarlandı aynı muayene Taylan içinde yapılmak zorundaydı ve sepsis durumundaydı durumu o kadar kritikti ki yaşadığımız korkuyu acıyı siz tahmin edin işte.

Yedi tepe Üniversitesinde ki ilk rop muayenesinde retinada hiç bir gelişim olmadığı için henüz bir gelişim yok ilerleyen süreçte cevap verebiliriz daha sonra tekrar kontrole getirmeniz gerekiyor deyip bizi çocuğun yattığı hastaneye geri gönderdiler ama bizim için durum artık çığrından çıkmış kaybetme korkusu her şeye hakim olmuştu çok radikal bir karar almıştık evde ki uzun tartışmalardan sonra çocuğu hastaneden eve almaya karar verdik.
Eve geldiğimiz ilk günler ise ölüm kalım savaşının başladığı ilk mücadele günleri hatırlamak bile ürkütücü çocuğun yattığı hastane Taylan'ı taburcu etmek istemedi ama bizde ki genel bakış açısı yeterli bakımın olmadığı noktasın da idi ve haksız olmadığımız ileriki süreçte belli oldu çünkü 2 aylık hastane öyküsü çok kötü ve eve geldikten sonraki gelişim ise bizi tamamen haklı çıkardı iki ay boyunca hiç kilo alamayan sürekli ölüm çizgisine yakın giden enfeksiyonlardan kurtulamayan çocuk evdeki 1 aylık bakımla 1.kilo 850 gr kilo aldı ve hiç bir tıbbi müdahale görmedi evde bakım aldı 1 ay sonra kontrole götürdüğümüzde doktorumuz yaptığınız şey çok riskliydi başka bir hastaneyemi yatırdınız diye sormuştu eşimle ikimiz birbirimize baktık sadece hem sevinç hemde hüzün bir aradaydı keşkeler kendini suçlamalar vs vs bundan sonra ki süreç daha da beter bir noktaya doğru gidişin başlangıcı oldu.

Göz muayeneleri için üniversite hastanesi yerine özel bir hastanenin göz polikliniğine randevu aldık ve çocuğun göz muayeneleri için oraya götürdük doktor ne yaptığını biliyor gibiydi tam dört muayene sonrası artık ameliyata gerek kalmadığını çocuğun gözlük kullanmak zorunda olduğunu söylediğinde derin bir ohhh çekmiştik ama son bir kontrol için bizi tekrar randevu alın hocam gelecek son bir kezde o kontrol etsin istiyorum deyip bir hafta sonrası için bizi yönlendirdi bir hafta sonrası için randevu aldık ve muayeneye gittik ama o gün doktorumuzun hocası o kontrolü yapmadı bu muayene için çalıştığı hastane olan Marmara Üniversitesi rop kliniğinden randevu alıp oraya gitmemiz gerektiğini söyleyip öylece gitti durumu yine tam olarak algılayamadık sonuçta muayeneleri yapanda bir göz doktoruydu ne fark ederdi ki illede Üniversite hastanesine neden gitmeliydik , yalnızca o gün kontrolleri yapan doktorumuz da bir tedirginlik hali vardı ama sebebini o an anlayamadık.
O tedirginlik hali bende şüphe uyandırdı kızımızın rop ameliyatını yaptırdığımız Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden randevu alıp çocuğu oraya götürmeye karar verdik bu bizim için çok zordu kızımızı o hastanede yapılan ameliyat sonrası kaybetmiştik ve acısı hala çok tazeydi o günü asla unutabileceğimi sanmıyorum o gün tüm dünya yıkıldı ve ben altında kaldım sanki ve şimdi Taylan aynı süreci yaşamak zorundaydı hatta hastaneye giderken eşimle kısa bir konuşma oldu boşuna götürüyoruz çocuğu göreceksin hiç bir şey olmayacak rahat ol demişti ama kendi de çok tedirgindi sadece beni rahatlatmaya çalışıyordu.
Taylan'ı muayene odasına aldılar ve kısa bir süre sonra anons edildik Taylan'ı kucağıma verip doktor kafasını olumsuz bir şekilde sallayınca ney demişim,doktor artık çok geç her iki gözde 5 evre artık hiç bir şey yapamayız dediğinde kapıya yığılıp kalmışım gerisini hatırlamıyorum.
Yaşadığımız şey artık duygusal olarak tam bir felç durumuydu o günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı yaşama sevincimizi, umutlarımızı,inancımızı,güvenimizi sanki bir anda her şeyimizi o gün kaybettik ve o gün bizim için yeni bir milattır.
 Yaşamı, umudu, sevmeyi her şeyi yeniden yapılandırmaya çalıştığımız tam bir felaket ve deprem her şey yerle bir oldu, kendi seferberliğimizi ilan ettik gidiyoruz daha neler yaşanır bilinmez ama insan umut ettikçe yaşama gücü bulabiliyor bir tek bunu biliyorum yaşam ne getirirse getirsin güçlü olmak zorundasınız ta ki göçüp gittiğimiz güne kadar dirençli yaşamak bir sanat ya elinizden gelenin en iyisini yaparsınız yada acılarınızın içinde kaybolur gidersiniz.


2 yorum: