31 Ağustos 2013 Cumartesi

GÖRME ENGELLİ AİLELERİ EĞİTİMİ




Hamileliğim boyunca doğmamış bebeklerim hakkında hayaller kurdum ,kesinlikle ama kesinlikle erken doğan çocuklarımızdan kızımızın kaybı şokunun üzerine,  görme engelli,serebral pasili,epilepsili,otistik bir çocuk olan Taylanın annesi olmayı hiç istemedim hayal etmedim çünkü bu korkunç bir süreçti ve ben bu durumla nasıl başa çıkacağımı kesinlikle bilmiyordum öncelikle yeni kaybedilmiş bir bebek acısı daha çok yeni bir yandan Taylan la ilgili gerçeklerin ağır travması, saydığım bu sorunlardan sadece bir tanesi bile kendi içinde kocaman bir sorun yumağıdır  ve biz bunların hepsiyle başa çıkmak zorundaydık öyle zor bir durum ki kelimelerin anlamsız olduğu anlardır işte böylesi durumlar. Bu tarz yetersizlikleri olan çocukların aileleri,genellikle normallik saplantıları olan bir toplumla da başa çıkmak zorunda kalır maalesef çünkü sizden görünmez olmanız beklenir insan olarak bir gün aynı durumla karşılaşma düşüncesi bile rahatsız ettiği içindir bu aslında,çocuklarımız doğumla gelen birtakım şanssızlıklardan dolayı Ağır Engelliler ama bizler yani şu an fiziki olarak sağlıklı olan bizler çok güçlü birer engelli adayıyız ve bu tarz sorunlara duyarsız davranmak deve kuşunun başını toprağa gömmesine benzer siz sorunu görmezden geldiğiniz için sorun yok olmaz sorun oradadır ve bir gün bu zorlukla karşılaşma riskiniz çok yüksektir görmezden gelmek yerine anlamaya çalışmak kaynaşmak daha donanımlı ve daha kendiyle barışık bir toplumun temellerini atacaktır,engellilerin dünyasına onların gözüyle baktığımız gün engelliler için her şey daha güzel ve kolay olacak buna inanıyorum, ortak problemi olan bir arkadaşımla bir arkadaş toplantısında sohbet ederken aynı süreçten geçen acısını içine gömmeyi ve yaşadığı sorunla başa çıkmayı öğrenmiş kıdemli bir anne olarak bana demişti ki senin depresyona falan girecek zaman gibi bir lüksün yok hemen ve çok acil bir program dahilinde hareket etmelisin bu zamanlar altın zamanlar bizim çocuklarımız hayata bir sıfır yenik başladılar aradaki farkı kapatmasına sen yardım edeceksin kendisine teşekkür ediyorum beni içinde bulunduğum ruh halinden çıkarmak için deneyimlerini paylaştığı için.Bu aralar çocuğumun eğitim süreciyle ilgili bir sürü soru içimi kemiriyor Ağır Engelli olduğu için okula kaydettiremiyorum rehabilitasyon merkezlerindeki eğitim saatleri haftalık toplamda ders sayısı çok yetersiz yoğunlaştırılmış terapilere ihtiyaç var ama uygun ortam yok varsa bile ücretli olduğu için götürebilme lüksümüz yok özellikle Taylan gibi çocuklar için muhtemelen benimle aynı sorunları yaşayan başka annelerde var nasıl bir çözüm bulurum diye düşünüp duruyorum çünkü anneler olarak sosyal yönden inanılmaz bir çöküşü yaşamak zorunda kalıyoruz çocuklarımız bağımsız hareket edebilme yetisinden mahrum oldukları için doğal olarak onlara uyum sağlamak zorunda kalıyoruz.Ben çözümü mecburen  evde çok fazla aktiviteyi çocuğum için tasarlamakla buldum gelişimi için bu olmak zorunda öyle zor ki, tamamen çocuğun alma isteği ve sizin yaratıcılık ve hayal gücünüzle ilgili ve bu konuda eğitim almak zorundasınız, içinde bulunduğu duruma uygun aktivite için çocuğun sorunlarına vakıf olan yetkin birinden destek almak zorundasınız,  bunları da tek tek ve detaylı bir biçimde paylaşacağım.Bizim durumumuzdaki aileler için en iyi yardım Rehabilitasyon Merkezlerindeki eğitimcilerle iş birliği içinde olmak böylesi daha verimli oluyor zaten kısıtlı olan Rehabilitasyon eğitimi süresinin biraz daha verimli bir hal almasını sağlıyor hemde alınan eğitim kesintiye uğramamış oluyor.

28 Ağustos 2013 Çarşamba


ANTİ STRES MÜZİĞİN ENGELLİ ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ OLUMLU ETKİLERİ

Anti stres müzik rahatlatıcı duyusal bir şölendir insan oğlu müzikle ruh sağlığı konusunda tedavi yöntemlerinde pek çok enstrumandan faydalanmışlar, hatta Türklerde müzikle tedavide çeşitli Türk sanat musikisindeki makamlara göre, hastalığın teşhisi yapıldıktan  sonra belirlenen uygun musiki makamları eşliğinde de tedaviler uygulanırmış,çağımızda ki teknolojik gelişimler eşliğinde ise müzik çok daha farklı biçimlerde geliştirilerek hem işitsel hem görsel bir ziyafete dönüştürülebiliyor örneğin kendi çocuğuma doğa sesleri üzerine hafif müziklerle düzenlemeler yapılmış hafif sakin müzikler dinlettiğim zaman nasıl sakinleşip müziğe dikkat kesildiğini izleyebiliyorum, çocuğumun aşırı hiper aktif halleri duruluyor ve dinlerken zevk aldığını görmek beni de mutlu ediyor.Aslında ikimiz birlikte rehabilitasyondan geçiyoruz,engelli annelerine en fazla tavsiye niteliğinde olabilir söyleyeceklerim sakin tondaki müziklerden gün içerisinde yada çocuk uykuya hazırlanırken fikrimce tabi müzik dinletin derim ve farkı gözlemleyin onlara verilmiş güzel bir hediyedir müzik,çocuklarımızla beraber dinlendiğimiz güzel bir hediye 

27 Ağustos 2013 Salı

GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLARIN VE OTİSTİK ÇOCUKLARIN BENZER DAVRANIŞLARI HAKKINDA

Görme engelli çocukların kendilerine has davranış biçimleri ilk bakışta durumun yabancısı olan insanlar için çok tuhaf hatta anlamsız gelebiliyor ,değişik yorumlara sebep oluyor,davranışların kendine has o çocuğun kendiyle alakalı yanları var içinde bulundukları ortamda eğer yeterli diyalog kurulmazsa uygun şekilde yaklaşılıp o belirsizlik ortamı onlar için anlamlı hale getirilmezse kendi içlerine dönüyorlar,bunu anlamak o kadarda zor değil aslında tek yapılması gereken empati kurarak mevcut durumu anlamak ona göre davranmak gerekir. İletişim dünyaya açılan bir kapıdır eğer görme engelli olan bir bireyle iletişim kurmak istiyorsanız onunla direk diyaloğa geçmelisiniz çok basit bazı gerçekleri bizler gören insanlar olarak  gören gözlerle gözden kaçırıyoruz aslında :D 
Nasılmı yapıyoruz bunu görmeyen bir insanın çevresiyle diyaloğunu sağlayan bir kaç enstrumanı  var duyabilir,koklayabilir,dokunabilir,tadabilir dünyayı anlamak için bunların neredeyse tamamı görme engelli biri için hayati önem taşır.Tüm bu saydığım çevreyi algılamada büyük önemi olan bu unsurlardan mahrum bırakılırsa yapabilecekleri çok fazla bir şey kalmıyor, kendi dansa benzer davranışlarını sergilemeye başlıyorlar kimi ellerini sallıyor,kimi başını sallıyor,kimi sağa sola dönme eylemi gerçekleştiriyor,kimi sağa sola sallanıyor,kimi kafası yere eğik vaziyette dolaşıyor,kimi başını çok fazla kaldırarak dolaşıyor bunların tamamı iletişimden mahrum kaldıklarında ortaya çıkan davranışlar bizler için dıştan bakıldığında rahatsız edici olmasa da anormal davranışlar gibi görünen bu hareketler onlar için gayet normal ,bu davranışlar görememesinden kaynaklanıyordur ama otistik bir çocuğun göz teması kurmaması sosyal yönden iletişimde problemler yaşamasından kaynaklanan bir davranış bozukluğudur otistik çocuklar bu sallanma, dönme,içine kapanma eylemini normal insanlarla aynı bilişsel boyutta olmamaları yüzünden yaparlar oysa görme engelli bir birey göremediği için diyalog kuracak veriden mahrum olduğu için bu hareketleri yapar, ama davranışsal benzerlikler yüzünden pek çok görme engelli zihinsel engelli muamelesi görüyor zaten zor olan yaşamları dahada bir zorlaşıyor hele birde bu bahsettiğimiz Duyma,İşitme,Koklama,Dokunma gibi duyulardan herhangi birinin daha yoksunluğu zaten görme yetisinden mahrum birinin hayatını ne hale getirir bir düşünün işte bu sebeplerden dolayı görme engelli olan bir çocuğa bir takım tanılamalar yapılıyorken işinin uzmanı eğitimci ve doktorlar tarafından uygun testlerden geçirildikten sonra karar verilip tanı konulmalı aksi halde zaten kırılgan olan pisikolojileri zarar görebilir eğitim sürecindeki yanlışlar zaman kaybına sebep olabilir tüm bunlar yanyana konduğunda telafisi zor durumlar ortaya çıkar 

26 Ağustos 2013 Pazartesi

GÖREMESEMDE

Güneşin sözü var bir gün benim içinde doğacak.

PREMATÜRE ANNELERİNE ÖNEMLİ HATIRLATMALAR

Eğer hamile kalmaya karar vermiş ve bu düşünceyi gerçeğe dönüştürmeyi başarmışsanız aslında bir mucizeyi başarmışsınız demektir. Dünyaya getirilecek her bebek kocaman bir mucizedir Tanrıya bunun için sonsuz kere şükretmek gerekir ama bu mucize gerçekleşirken hiç hesapta olmayan gelişmeler olur, dışınızda gelişir bazen müdahalelerle durum kurtarılabilir bazende bu olmaz bu bahsettiğim durum erken doğum öyküsüdür inanın hiç bir anne adayının deneyimlemek istemeyeceği bir tatsızlıktır bu bahsettiğim şey, normal terminli doğumlarda bile çocuğun gelişimini etkileyen hayati riskler oluşturan komplikasyonlar olabiliyorken erken doğan bir bebeğin karşılaştığı sorunlar saymakla bitmez bu gün kendi çocuğumun içinde bulunduğu durumlar tamamen erken doğum sonrası gelişen komplikasyonların sonucudur oksijen yetersizliği sebebiyle beyne yeterli miktarda oksijen düzenli bir şekilde ulaşmazsa BEYİN FELCİ gerçekleşir bu bebeğinizin başına daha doğum esnasında gelebilecek en ciddi ve en kötü  sorunlardan biridir,bu risklerden en önemlilerden biride 31 haftanın altında ve 1 kilo 500 gr altında bir bebek doğurmuş sanız ilerleyen dönemlerinde bebeğinizin retina kontrollerinin tam zamanında ve Üniversite hastanelerinin ROP kliniklerinde yapılması ki bu çok önemli eğer doğru zaman ve doğru şekilde müdahale edilmezse bebeğiniz geri dönüşümsüz bir körlüğe maruz kalacaktır PREMATÜRE RETİNOPATİSİ erken doğan bebeklerin kabusudur çünkü bunun diğer adı körlüktür, dolayısıyla ailelerinin bu kontrolü bebek doğduktan hemen sonra yeni doğan yoğun bakım ünitesi çocuk doktorunuzla ivedilikle konuşup muayene zamanı hakkında bilgi almanız gereken bir konudur.Prematüre Retinopatisi nin tedavisi erken müdahale ile mümkün basit bir lazer ameliyatıyla bebeğin retinasına müdahale ederek retinanın normal gelişimini tamamlaması için gereken işlemi yapıyorlar bazen bu lazer operasyonları bebeğin tedaviye verdiği cevaba göre yeniden tekrarlanabiliyor zaten eğer göz ile ilgili sıkıntı bebek kuvözdeyken varsa sadece bir lazer ameliyatıyla bitmiyor iş çocuk beş yaşına kadar ilgili hastanenin ROP kliniğine düzenli aralıklarla kontrole çağırılıyor bu kontrollerde asla ihmal edilmemeli yoksa retina deformasyonları yüzünden bebeğiniz görme yetisini kaybedebilir.

24 Ağustos 2013 Cumartesi

GÖRME ENGELLİLERİN EVDEKİ YAŞAMLARIYLA İLGİLİ

Öncelikle bir bireyin görme engelli olduğu anlaşıldığında ailelerinin nasıl bir paniğe kapıldığını anlatmak çok zor, böyle bir şey ancak deneyimlendiği zaman tam tarifini bulabilir bu şaşkınlık ve moral bozukluğu geçtikten sonra hummalı bir araştırma başlar biraz ondan biraz bundan derken hiç bir zaman tam olarak istediğiniz şeye vakıf olamaz konudan konuya atlayıp durursunuz, nedense hiç bir şeye zaman yetmez tam olarak anlaşılamaz hep bir ürkeklik olur acaba şöyle mi acaba böylemi hep bir eksiklik hissedersiniz bir türlü tamamlanamaz bir ev ödevine dönüşür konu ve hastalık tamda çalışmadığınız yerlerden sorar sınav sorularını. Tüm bunları bir kenara bırakıp acilen ve hiç zaman kaybetmeden işin ehli insanlardan eğitim kurumlarından yardım alınmalı ve beraberce bir program uygulamalısınız  ve bu çalışma eş zamanlı ve kesintisiz olmak zorunda , evde ciddi zaman ayırmak zorundasınız,çevrenizde yardım alabileceğiniz her kapıyı zorlamalısınız örneğin Taylan birden fazla engeli olan bir çocuk sıralarsak (Görme engelli 5 evre roplu hiç görmüyor- serebralpalsili sol tarafı el ayak-epilepsi hastası-otistik )tüm bunlarla ilgili çok ciddi araştırmalar neler yapılabilirim lerden sonra birde baktım ki çok ciddi bir bilgi birikimi ve malzeme birikmiş elimde bunları benimle aynı süreçten geçen annelerle paylaşmak ve bir nebzede olsa işlerini kolaylaştırmak istedim bu sebeple bu blokta birikimlerimi duygularımı paylaşmak istedim çünkü artık biliyorum ki acı paylaşınca azalırken sevgi ve deneyim paylaşıldıkça çoğalıyor hem acımı azaltmak hemde sevgi ve deneyimlerimi çoğaltmak için işe koyuluyorum hadi bana kolay gelsin :D



1-Öncelikle her günü programlamanız gerekiyor kendinize bir çizelge hazırlayın
2-Çocukla evdeyken yapmayı planladığınız oyun ve aktiviteleri düzenli yapmaya çalışın
3-Fiziksel aktiviteleri kısıtlı olduğu için yardımımıza ihtiyaçları var evde fiziksel aktiviteleri için bir alan
    oluşturun bir nevi fizik tedavi alanı ama o bunu oyun alanı gibi algılasın lütfen daha keyifli geçiyor
    hayal gücünüzü kullanacaksınız :D
4-Fiziksel olduğu kadar diğer duyu alanlarınada hitap edeceğiniz şeyleri deneyin mesela onunla koku
    terapileri yapın çeşitli koku yağları var onlarla masajlar yapın ,onunla sohpetler yapın ,bunları yaparken
    fazla beden gücü kullanmak zorunda olmadığınız için sizde dinlenmiş olursunuz.
5-Düzenli olarak çarşıya pazara onunla çıkın farklılıkları hissedip sizinle beraber olmanın tadını çıkarsın
    inanın bu sizede iyi gelecek çocuk soğuk havada soğuk havanın belki bir yağmur damlasının yüzüne
    dokunuşunu hissedecek,bir kar tanesinin ürpertisini hissedecek,rüzgarı,güneşi hissedecek,bunları evde
    veremezsiniz,önemlidir her dışarıdan geldiğimizde Taylandaki o pozitif enerjiyi ben hissedebiliyorum.
6-Evinizin dışından birileri bu bir komşu olur bir arkadaş olur hiç önemli değil sizi ve çocuğunuzu koşulsuz
   anlayabilsin yeter sürekli bir kontrolör gibi kullanın o itici gücünüz ve yolunda gitmeyen şeyleri görmenizi
   sağlayan bir hakem olacaktır, bunun için kendisinden isteklerde bulunun arada bir genel durum hakkında
   konuşun iyiye giden yönleri sabit kalan yönleri hakkında mümkünse arşiv yapın mesela ben videolar ve
   resimler çekiyorum ve arşiv oluşturdum ve ilerlemeyi izleyebiliyorum.
  Aslında tüm bunları denerken tüm yaşam tarzınızı yeniden elden geçirip yapılandırmanız gerekiyor çünki      onlardan önceki yaşam engelsiz bir yaşamdı şimdi herşeyi ama istisnasız herşeyi onların hayatlarını  kolaylaştıracak şekilde tasarlamayı tercih etmemiz gerekiyor bazı şeyler doğaçlama gelişiyor farkında
 olmadan ve uygulanıyor onlara yeterli zaman ve fırsat verilirse neler yapabileceklerini kimse kestiremez.
 İnanılmaz güçlüler azimliler .






17 Ağustos 2013 Cumartesi

KARA GÜNÜN ANISINA


17 AĞUSTOS 1999 hatırladıkça ürperten canımı yakan bir sürü anıyla dolu hala gözümün önünden gitmeyen enstantaneler var. Doğa bir kez daha ne kadar güçlü ve kendinden alınan herşeyi nasıl saniyeler aralığında geri alabileceğini  ıspatlamış oldu devasa bir silkeleniş sadece 45 saniye de nice canları,umutları,hayalleri birbirinden alıp götürdü ,aslında her günün her saatin hatta ve hatta her saniyenin yaşamlarımızda ne kadar önemli olduğunu şöyle bir hatırlattı.Ömürlerimizi hiç bitmeyecekmiş gibi yaşarken ne kadar kısa olduğunu hatırlattı.Yitenlerin anısına saygıyla 

16 Ağustos 2013 Cuma

GÖRME ENGELLİ BİR ÇOCUĞUN ANNESİNİN GÜNLÜĞÜ




    Söze nasıl başlasam diye düşünürken kendiliğinden gelen bir şey,Taylan el yordamıyla bile değil koklayarak ürkekçe dokunarak geldi hayatımın merkezine Taylan artık bende sizin leyim diyebilmek için ölümle kalım arasındaki o ince çizgide sırat köprüsünün üzerinde 2 ay boyunca gelip gitti, sonra yaşam kazandı yani Taylan ölümün onu gelip alacağı güne kadar ama öyle bir kalma ki bu kalma ( konuşamaz-göremez-yürüyemez )  sin deyip yaşam kocaman kocaman engeller koydu önüne yavrumun, demirden leblebi ne çiğnenir ne yutulur dizildi boğazımıza ailecek neden Tanrım neden benim yavrum diye sordum geceler boyunca sanki başkasının yavrusuna olursa daha iyiymiş gibi daha  sonra düşündüğümde utanarak, derken Allah kimseyi yavrusuyla sınama sın demeye başladım başka yavrularında aynı dar geçitlerde olduğunu görünce sonra o fırtınalı boranlı günlerden sonra tufan sonrası sessizliğimin içinden yaralı anneyi beni çıkarttım perişan ,üzgün hazmetmeye çalıştım yaşadıklarıımızı Taylanla beraber vurgun yemiş gibiydim kurşun yemiş gibiydim  ittim elimin tersiyle hüznü ,kederi,acıya dair ne varsa  aldım çocuk gülüşlerini yavrumun başladım yaralarımızı sarmaya farkında olmadan öyle hırpalanmışız ki  karanlıklar içindeki o canım gözlerinin derinliklerinde panik,korku vardı yavrumun .Usulca ve en derinden annelik hislerimle korkma ben yanındayım yavrum dedim son kez hıçkıra hıçkıra ağlayarak ona bir söz verdim Tanrının huzurunda birlikte aşacağız tüm engelleri her şeye inat sen yeter ki gül bana yavrum servetim gülüşün olsun bir ömrü senle paylaşmaya hazırım eğer elimi tutarsan ışığı olurum gözlerinin, nefesimi katarım nefesine fer olurum ayaklarına ,söyleyemediğin sözcüklerin olurum yavrum sen yeter ki tut elimi 

    Sakatlara Yönelik Ayrımcılıkla Mücadele

    ayrımcılığın kökünün kazınmasının önkoşulu, çalışmanın ve genel olarak tüm insani etkinliğin temelinde yatan kişisel çıkar güdüsünün, bireysel yeteneklerin geliştirilmesi ve toplumun ortak iyisinin gerçekleştirilmesi amacı ile değiştirilmesidir. Bu doğrultuda yeni bir toplumsal ahlak oluşmadıkça ve onun temsilcisi yeni insan etkinlik kazanmadıkça, bir değil milyon yasa da çıksa fark etmez. Belki ayrımcılık belli oranlarda azalır, en kaba saba örnekleriyle ortadan kalkabilir; ancak daha “incelikli” ve sinsi biçimleriyle sürüp gider. Gelişmiş Batılı ülkelerde yaşanan da budur.

    Ne var ki egemen sosyoekonomik ilişkiler geçerli olduğu sürece böylesi bir değişim gerçekleştirilemeyecektir. Öyleyse yazımızın başlığındaki soruya cesaretle ve açıklıkla yanıt verebiliriz: “Sakatlara yönelik ayrımcılıkla mücadeleye damgasını vuran ilke anti kapitalizm yönelimi olmalıdır.”