30 Aralık 2014 Salı

EPİLEPSİ BELİRTİLERİ

Epilepsi çeşitliliği sebebiyle farklı belirtiler verebilen nörolojik bir rahatsızlık beyindeki elektro kimyasal değişiklikler beynin etkilendiği bölge belirtileri de farklı şekillerde ortaya çıkartıyor.

Örneğin oğlumuzda nöbet öncesi ve sonrasında ki yaşananları sıralayacak olursak artık bizim aşina olduğumuz davranışlar gerçekleşiyor

-Nöbetten hemen önce gözler sabitleniyor
-Sık yutkunma rejleksi başlıyor peş peşe sanki su içiyormuş yada ağzında ki bir şeyi yutuyormuş gibi 
-Sonra nefesini tutuyormuş gibi başlayan bir solunum durması
-Solunumu gerçekleştiremediği süreden sonra dudak ve el tırnaklarında morarma
-Bilinç tamamen kapanıyor baygınlık hali gibi olduğu yere yığılıp kalma
-El-ayak ve vücudun tamamına yayılan kasılma 
-Salya hakimiyeti kayboluyor tutamıyor
-Kasılmanın gevşemeye başlamasıyla idrar kaçırma yada dışkılama

Nöbet sonrası gerçekleşen durum ise 

-Paniklediğini ve kalkmaya çalışmasına rağmen başaramadığını gözlemliyoruz tüm vücutta üşüme      benzeri bir titreme oluyor
-Kısa bir süre ağlama ve korku benzeri bir durum oluyor
-Derin bir uykuya dalma gerçekleşiyor ve uzun bir süre baygın gibi uyuyor

Nöbet sonrası uyku halinin beynin kendini ve tüm vücuttaki oluşan dengesizliğin onarımı için bir savunma mekanizması olduğunu söylemişti doktorumuz beyin uyku hali ile oluşan hasar ve aksaklıkları tamir etmek için bir nevi açma kapama düğmesi gibi uyku halini kullanmasından kaynaklanırmış bu sebeple artık korkmuyoruz ancak uyku halinde iken yeniden nöbet geçirme olasılığı sebebiyle temkinli oluyoruz.

29 Aralık 2014 Pazartesi

EPİLEPSİ ÇEŞİTLERİ

Epilepsinin çeşitleri olduğunu bu illetle karşılaştıktan sonra öğrendik ne illetmiş.Temel de nöbetleri iki bölümde sınıflandırmışlar.

-Parsiyel : dedikleri yani beynin belli bölgesiyle sınırlı başlayan nöbet türü

-Jeneralize : dedikleri beyinde yaygın bir biçimde başlayan nöbet türü

Bu iki grup nöbet türünün de başlama sebeplerine göre kendi içinde gruplandırması yapılmış adından da anlaşılacağı üzere yaygın türde başlayan nöbetlerin nasıl başladığının hangi bölgeden başladığının önemi kullanılacak ilaçla ilgili doktorların karar verme aşamasında işine yaramakta .

Parsiyel nöbetleri kendi içinde gruplandırmışlar

-Basit    -Kompleks parsiyel nöbetler

Jeneralize nöbetleri de kendi içinde gruplandırmışlar

-Tonik  -Klonik  -Absans  -Myoklonik nöbetler olarak sınıflandırmışlar 

Tonik klonik nöbetler :Kişinin kaskatı kesilip bilinç kaybı, idrar kaçırma,solunumun kısa süreli kesildiği,nöbet sonrası uyku halinin olduğu türde nöbet şekli

Absans :Absans nöbet geçiren kişinin hayallere dalmış gibi görünmesi nöbet geçirip geçirmediğinin bile anlaşılmasını güçleştirebiliyor hayatlarını olumsuz yönde etkiliyor gün içinde sık olursa günlük yaşantılarını eğitim,iş,günlük faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyebilir,fark edilmesi zor ama kişi nöbet halindeyken uyarıları algılayamaz.

Myoklonik  :Silkinmeler şeklinde gerçekleşen nöbetlerdir saatlerce sürebilir bilincin kaybedilmesi de mümkün olabilir.

 Taylanda bilincin tamamen kaybolduğu vücudun tamamının kasıldığı ağızda köpürme,idrar kaçırma,ve nöbet sonrası uyku hali ve huzursuzlukla seyreden türü mevcut ilaç tedavisiyle kontrol altına alınmış olmasına rağmen günlük yaşamındaki pek çok şey tetikleyici olabiliyor.


27 Aralık 2014 Cumartesi

EPİLEPSİYE SEBEP OLAN NEDENLER

Epilepsi çok fazla nedenden dolayı var olabilecek bir nörolojik rahatsızlık.

-Erken doğumla beynin oksijen yetersizliği sebebiyle olumsuz etkilenip hasar alması ile oluşabilir

-Doğum sonrası Menenjit epilepsiye sebep olabilir

-Beyin tümörleri epilepsi nöbetlerinin oluşumuna sebep olabilir

-Doğuştan gelen nörolojik bozukluklar neden olabilir

-Ateşli rahatsızlıklar epilepsi nöbetlerine sebep olabilir

Biz Taylanın ilk epilepsi nöbetiyle başlayan tedavi süresinde pek çok incelemeye yönlendirildik,rutin biyokimya tahlilleri,kan değerleri,idrar,eeg,emar ,genetik testler dahil olmak üzere pek çok sebep üzerinde duruldu.
İlk emar'ında görünen bir lezyon yok ama hücresel düzeyde sorunlar vardır bu da ilerleyen süreçte yenilenecek bir emar ile tekrardan gözden geçirilir şu an görünen bir şey yok demişlerdi.
EEG çekimleri ise uyku da iken yapılıyor vücut istirahat halinde iken beynin işleyiş durumu değerlendiriyor ve her seferinde beynin sağ lobunda normal dışı elektriksel dalgalanmalarla karşılaşıyoruz bu da sağ tarafta epilepsi nöbetlerine sebep olan bir hasarın varlığını ve onun doğal sonucu olarak ta nöbetleri yaşantımızda rahatsız edici bir şekilde tutuyor şu ana kadar ilaç tedavisi ile kontrol altında tutmaya çalıştık fena gitmiyor ama bu durum varlığını hep sürdürecek gibi görünüyor ufukta yeni bir tedavi şekli olmadıkça durum şimdilik bundan ibaret.




25 Aralık 2014 Perşembe

EPİLEPSİ NEDİR

Beyindeki sinir hücrelerinin çeşitli sebeplere bağlı olarak normalin dışında elektro-kimyasal boşalım yapması durumuna halk arasında sara yani epilepsi deniyor,nörolojik bir bozukluktur.Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin ortaya kontrolsüz bir biçimde çıkması ile oluşur hasta bu durumdayken bilincini kaybetme,ağızda köpürme,şiddetli kasılmalar yada vücudun farklı bölgelerinde seğirme yada tik benzeri hareketlerle kendini belli eden bir rahatsızlık.Bu rahatsızlık pek çok sebepten dolayı gerçekleşebiliyor.
Bu durum fark edilir edilmez mutlaka doktor kontrolünde takip edilerek sebebi anlaşıldıktan sonra rutin kontrollerle tedavi sürecinin sabırla ve düzenli bir şekilde devam ettirilmesi gerekiyor,çünkü hastalığın tedavisinde uygun ilacın dozunun ve uygun zamanda kullanımının önemi büyük bu nedenle tedavinin şekline ilacın kullanımına mutlaka doktor kontrolleri gerekir.
Bu arada nöbetin nasıl başladığının,ne kadar süre devam ettiğinin,nasıl belirtiler verdiğinin,hastada nöbet sırasında nasıl davranışlar geliştiğinin tarifi için mümkünse video görüntüsü alınmasının hastalığın teşhis ve tedavi sürecinde katkıları var,hasta nöbet geçirirken videosunu mu çekeceğiz yok artık diye düşünebilirsiniz doğrudur zor ve hoş olmayan bir durum ama şöyle düşünmek lazım hastalığın tedavisi için doktorlara yardımı olacaksa bu uygulanmalı biz ilk nöbetinde öyle paniklemiştik ki bırak video çekmeyi hastaneye nasıl vardığımızı bile hatırlamıyoruz ev ve hastane arasını evden çıkış süremizde dahil 6 dakika gibi rekor sayılabilecek bir zamanla aşmıştık hastaneye gittiğimizde bize bir sürü sorular sordular ve bu konuda bir sürü bilgi verildi o ana kadar hiç bir fikrimiz yoktu ve ilk nöroloji muayenemizde bizden paniklemeden video görüntüsü almamızı istemişlerdi.
Artık bu konuda daha sakin davranabiliyoruz,bu davranış çocuğumuzun bu zorlu süreci daha sakin ve az hasarla atlatmasına yardımcı oluyor,almamız gereken önlemleri ve nasıl davranacağımızı öğrendik.
Sabırla yaklaşmak ve durumdaki değişiklikleri farkları bir yere not etmekte fayda var sevgiyle ve sağlıkla kalın.

ÇİKOLATA TADINDA YAŞAMLAR İÇİN

Yaşam her zaman çok adil davranmayabiliyor insana naif yönleri kadar zor yanları da var ama yaşam her şeye rağmen güzel.Sahip olduğumuz her şey kendi tercihlerimizle var yaşamlarımızda bu sebeple tadını çıkarta çıkarta yaşamak lazım,her şey istediğimiz gibi olacak diye bir kavram yok zaten öyle bir dünyada yok hayat bu rastgele gah mutlu gah mutsuz, öylede olsa böylede olsa geçiyor işte küçük şeylerden mutlu olabiliyorsak ne mutlu bize dünyanın tüm zenginlikleri elimizin altında demektir.Dileğim o ki yaşam kim neyi hayal ediyorsa onu nasip etsin ömrüne bu yazıyı okuyorken düşünün ve yaşamdan ne bekliyorsunuz kendinize sorun bundan sonraki adım dilemek olsun umarım güzellikler gelir yaşantınıza. Kendinize zenginliklerinize şöyle alıcı bir gözle bakın ve mutlu olun mutlu kalın.
Bu gün sermek geldi içimden çok yoruldum bu gün ama gariptir farklı bir huzur var içimde uzun uzun oğlumun yüzünü seyrettim az önce huzurlu ve mutlu bir ifade vardı suratında mışıl mışıl uyuyor kuzum öyle masum öyle güzel uyuyor ki çocuklar uyurken başka bir güzelleşiyor sanki bana verdiği mutluluğun yaşantımda sahip olduğum zenginliklerden biri olduğunu hissettim ve o uyuyorken minik ellerinden öpüp teşekkür ettim.






23 Aralık 2014 Salı

MİKROSEFALİ NE DEMEK

Mikrosefali yi ilk duyduğumuzda o ne demek diye aynı anda sormuştuk eşimle,çünkü her şey üst üste geliyordu nefes almaya ihtiyacımız vardı,bir takım ölçümler yapılmıştı kendi aralarında konuşmalar falan derken sadede geldik.
İlk açıklama kafa çapının ölçütlerin altında yani normal gelişen çocukların kafasından küçük çapta olmasına Mikrosefali deniliyormuş.
Ben gayri ihtiyari eee büyütmek için yapılabilecek bir şey yokmu diye sormuştum çünkü her yeni terim yeni bir sorun demekti bizim için, helede çocuk nörolojinin kapısındaki bekleyişlerde durumun ne kadar karmaşık ve zor olduğunu daha net kavramaya başlamıştık.
Nöroloji doktorumuz da aynen şöyle bir benzetme yaptı şu an hali hazırda yolda giden bir aracımız var hafif sıkıntılı ama gidiyor araba nerede arıza yapar ve durur bilemeyiz bir arıza yapmaması için destekleyeceğiz gittiği yere kadar yani nereye kadar gider bilemiyoruz demişti.
Bu açıklamadan pek bir şey anlamamakla beraber bozulmuştum da o nasıl şey öyle diye
Çocuk nöroloji muayeneleri başlangıcında koca bir dosyamız oluşmaya başladı EEG-EMAR-GENETİK TESTLER-LABORATUAR SONUÇLARI- derken tepe sersemi olmuştum.
Her şeyi inceden inceye araştırıyorlar ama bunun anne ve babaya yaşattığı stres anlatılacak gibi değil düşününki bağışıklık sistemi oturmamış bir çocuk her türlü enfeksiyona açık bir büfe durumunda ve saatlerce bir polikliniğin kapısında beklemek ve muayene sonrasında acaba bu sefer nereye yönlendirecekler diye strese girmek durumundasınız çok iç açıcı bir şey değil yani.Ama yapacak bir şey yok o bekleyişler sırasında başka başka öykülerde kendi sorunların ki ile benzeşik sorunları olan çocuklar tanıdık ve doktorun ne demek istediğini yavaş yavaş sindirmeye ve anlamaya başladık,mikrosefaliye sebep olabilecek pek çok sebep var gebeliğin ilk ve son dönemlerinde oluşan bir hasar sebep olabilir,kromozomlarla ilgili bir problem sebep olabilir,metabolik nedenler sebep olabilir,beslenme sorunları ve menenjit gibi ağır enfeksiyon durumları,erken dönemde olduğunda bu problemin yaşanmasına sebep olabilecek şeyler arasında.
Taylanın doğum sonrası kilo alamaması,doğum sonrası geçirdiği enfeksiyonlar,ikiz eşi olması tamamı geriden seyreden bir gelişim tablosu yarattı ve bu bizim hayatımıza ikincil sebeplerden dolayı Mikrosefali tanısını getirdi.
Şimdi daha iyi durumda arabamız hala gidiyor ama yavaş gidiyor çünkü desteklenmesi gereken pek çok sorun bir arada ha gayret diyoruz :)

22 Aralık 2014 Pazartesi

DELİLİK

Aptal olmakla deli olmak arasında çok belirgin bir çizgi var,aptal olanda zaten zekadan hiç bir eser olmamıştır,deli ise var olan bir zekanın kaybından sıkıntılı kişidir,bu durumda her kadın anne olana kadar normal seyreden bir zihin yapısına sahipken annelikten sonra ki halleri evre evre değişmekte bence, çünkü aptal olmasa da aptal muamelesi görür,elinde olmayan sebeplerden dolayı da bazen delirme noktasına gelir.
Bu hemen hemen her anne için söylenmiştir aslında (deli bu kadın -aptalmısın sen ) diye, aslında ne aptallığından ne deliliğinden sadece annelik hallerinden tüm bu garip durumları çocuğunun gelişimi için bile isteye yapar tüm delilikleri,imkansız denilebilecekleri imkanlı kılmak için ne gerekiyorsa yapar karşılıksızca hiç bir şey beklemeden,istekle,şevkle yapar teferruata bakmaz.
Kime sorsanız hayattaki en büyük aptallığın karşılık beklemeden sürekli verici olmak olduğu konusu herkesin hem fikir oldukları bir mevzudur ama sözkonusu anne kısmı olunca bunu pek umursamaz  her gün hiç karşılık beklemeden sevgi verir ve aptallığındanmıdır?,deliliğindenmidir? bilinmez henüz o konu insanlık tarihi boyunca açıklığa kavuşturulamamış bir mevzu ama ilginçtir aynı şeyi defalarca yapıp aynı sonucu almayı bekleyen bir delidir anne.

21 Aralık 2014 Pazar

İLK ROP MUAYENEMİZ

Taylan ilk Rop muayenesine yattığı hastaneden ambulansla Yeditepe Üniversitesine gönderilmişti ilk randevumuzu yattığı hastanede ki doktorumuz almıştı, işin o kısmı bizim için çok üzücü çünkü çocuklarımız ikizdi ve kızımız ilk rop muayenesine  gitmeye hazır olan çocuktu,ve öyle oldu kızımız ilk muayeneyi ve ilk rop lazerini yaşayan çocuk oldu ama sonucu çok kötü oldu  lazerle ameliyatı yapıldıktan 1 gün sonra yoğun bakım ünitesinde vefat etmişti bu durum bizde travma etkisi yarattı ve ölüm sebebinin enfeksiyon kaynaklı olduğu söylendi bu durum asla gizemini kaybetmedi hiç bilemedik enfeksiyon mu yoksa ihmal mi neyse Levhi kalem de ne varsa o yaşanıyor sindirmek zorunda kaldık, ama hikayemiz burada bitmedi aynı kabus sanki alaca karanlık kuşağı gibi tekrarlandı aynı muayene Taylan içinde yapılmak zorundaydı ve sepsis durumundaydı durumu o kadar kritikti ki yaşadığımız korkuyu acıyı siz tahmin edin işte.

Yedi tepe Üniversitesinde ki ilk rop muayenesinde retinada hiç bir gelişim olmadığı için henüz bir gelişim yok ilerleyen süreçte cevap verebiliriz daha sonra tekrar kontrole getirmeniz gerekiyor deyip bizi çocuğun yattığı hastaneye geri gönderdiler ama bizim için durum artık çığrından çıkmış kaybetme korkusu her şeye hakim olmuştu çok radikal bir karar almıştık evde ki uzun tartışmalardan sonra çocuğu hastaneden eve almaya karar verdik.
Eve geldiğimiz ilk günler ise ölüm kalım savaşının başladığı ilk mücadele günleri hatırlamak bile ürkütücü çocuğun yattığı hastane Taylan'ı taburcu etmek istemedi ama bizde ki genel bakış açısı yeterli bakımın olmadığı noktasın da idi ve haksız olmadığımız ileriki süreçte belli oldu çünkü 2 aylık hastane öyküsü çok kötü ve eve geldikten sonraki gelişim ise bizi tamamen haklı çıkardı iki ay boyunca hiç kilo alamayan sürekli ölüm çizgisine yakın giden enfeksiyonlardan kurtulamayan çocuk evdeki 1 aylık bakımla 1.kilo 850 gr kilo aldı ve hiç bir tıbbi müdahale görmedi evde bakım aldı 1 ay sonra kontrole götürdüğümüzde doktorumuz yaptığınız şey çok riskliydi başka bir hastaneyemi yatırdınız diye sormuştu eşimle ikimiz birbirimize baktık sadece hem sevinç hemde hüzün bir aradaydı keşkeler kendini suçlamalar vs vs bundan sonra ki süreç daha da beter bir noktaya doğru gidişin başlangıcı oldu.

Göz muayeneleri için üniversite hastanesi yerine özel bir hastanenin göz polikliniğine randevu aldık ve çocuğun göz muayeneleri için oraya götürdük doktor ne yaptığını biliyor gibiydi tam dört muayene sonrası artık ameliyata gerek kalmadığını çocuğun gözlük kullanmak zorunda olduğunu söylediğinde derin bir ohhh çekmiştik ama son bir kontrol için bizi tekrar randevu alın hocam gelecek son bir kezde o kontrol etsin istiyorum deyip bir hafta sonrası için bizi yönlendirdi bir hafta sonrası için randevu aldık ve muayeneye gittik ama o gün doktorumuzun hocası o kontrolü yapmadı bu muayene için çalıştığı hastane olan Marmara Üniversitesi rop kliniğinden randevu alıp oraya gitmemiz gerektiğini söyleyip öylece gitti durumu yine tam olarak algılayamadık sonuçta muayeneleri yapanda bir göz doktoruydu ne fark ederdi ki illede Üniversite hastanesine neden gitmeliydik , yalnızca o gün kontrolleri yapan doktorumuz da bir tedirginlik hali vardı ama sebebini o an anlayamadık.
O tedirginlik hali bende şüphe uyandırdı kızımızın rop ameliyatını yaptırdığımız Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden randevu alıp çocuğu oraya götürmeye karar verdik bu bizim için çok zordu kızımızı o hastanede yapılan ameliyat sonrası kaybetmiştik ve acısı hala çok tazeydi o günü asla unutabileceğimi sanmıyorum o gün tüm dünya yıkıldı ve ben altında kaldım sanki ve şimdi Taylan aynı süreci yaşamak zorundaydı hatta hastaneye giderken eşimle kısa bir konuşma oldu boşuna götürüyoruz çocuğu göreceksin hiç bir şey olmayacak rahat ol demişti ama kendi de çok tedirgindi sadece beni rahatlatmaya çalışıyordu.
Taylan'ı muayene odasına aldılar ve kısa bir süre sonra anons edildik Taylan'ı kucağıma verip doktor kafasını olumsuz bir şekilde sallayınca ney demişim,doktor artık çok geç her iki gözde 5 evre artık hiç bir şey yapamayız dediğinde kapıya yığılıp kalmışım gerisini hatırlamıyorum.
Yaşadığımız şey artık duygusal olarak tam bir felç durumuydu o günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı yaşama sevincimizi, umutlarımızı,inancımızı,güvenimizi sanki bir anda her şeyimizi o gün kaybettik ve o gün bizim için yeni bir milattır.
 Yaşamı, umudu, sevmeyi her şeyi yeniden yapılandırmaya çalıştığımız tam bir felaket ve deprem her şey yerle bir oldu, kendi seferberliğimizi ilan ettik gidiyoruz daha neler yaşanır bilinmez ama insan umut ettikçe yaşama gücü bulabiliyor bir tek bunu biliyorum yaşam ne getirirse getirsin güçlü olmak zorundasınız ta ki göçüp gittiğimiz güne kadar dirençli yaşamak bir sanat ya elinizden gelenin en iyisini yaparsınız yada acılarınızın içinde kaybolur gidersiniz.


20 Aralık 2014 Cumartesi

PREMATÜRE DOĞUMLA GELEN SIKINTILAR

Prematüre doğan bebekler bildiğiniz sorun yumağı uğraş dur,eğer sıkıntınız olmadığını düşünüyorsanız hemen bir prematüre bebek sahibi olun :) şaka şaka tabi bu işin şamata kısmı ama gerçek olan şu ki o kadar çok sorunları oluyor ki insanın başını döndürüyorlar.

Nörolojik sorunlar ki bunun içinde  Serebral Palsi-görme merkezi sorunları,işitme merkezi sorunları-konuşma merkezi sorunları-zihinsel yetersizliklere sebep olabilecek sorunlar mevcut
Fizyolojik gelişimlerini henüz tamamlamadan geldikleri için bir sürü organa ait sorunlar ki bunların başında -Akciğerler geliyor-Kalp problemleri- Mide problemleri- bunların her biri ayrı ayrı sorun tamamının bir arada olması her şeyi daha karmaşık hale getiriyor,ilk dönemlerinde etraflarında ki mönitörlerden çocuğu göremiyor insan ve çok ürkütücü, çıkan o mekanik sesler ve ritim o kadar can sıkıcı ki neler olup bittiğini anlamak için sürekli olarak etraflarında dönen sağlık görevlilerinin ağzından çıkacak tek bir söze kitleniyor insan ,bizde aynen böyle olmuştu.
Duygusal olarak çok yıpratıcı ve zor zamanlar sonra yavaş yavaş alışmaya başladık sanırım. Bir sürü test,muayene ve farklı alanlardaki uzmanların görüşleri hayati önem taşıyor.

Mesela biz çocuğu hastaneden çıkartıp eve getirdikten sonra  ilk olarak Nöroloji-Odyoloji-Ortopedi-Kardiyoloji -Gastroenteroloji servislerini tek tek dolaşmak zorunda kaldık çünkü gelişim sürecinde pek çok şey ters gidiyordu.
Hala o dönemden bu döneme rutin kontroller şeklinde ziyaret ettiğimiz bölümler var ortopedi ve nöroloji artık sürekli olarak gitmek zorunda olduğumuz bölümler.
Bu kimsenin arzu edebileceği şeyler değil ama her anne adayına kişisel tavsiyem hamileliğin ilerleyen dönemlerinde özellikle 31 hafta ve öncesi dönemler çok kritik olduğu için tavsiyem kontrollerinizi asla aksatmayın eğer en ufak bir erken doğum şüpheniz varsa mutlaka hastane yatışı için doktorunuzla sıkı bir iletişim içinde olun çünkü erken doğum çok sıkıntılı sonuçlara sebep oluyor tecrübeyle sabit.
Sonra çok önemsiz gibi görünüyor ama kıyafetleri ciddi sorun kıyafet yok giydirilecek kıyafet bulduğumuzda çok mutlu oluyorduk el kadar şeyler bile üstlerinde iki tur dolanıyor çocuk kıyafetin içinde kayboluyor.Hani şu prematüreler için efsane olmuş pamuklar içinde büyüttüm meselesi varya gerçek,çünkü çocuk giydirilemeyecek kadar küçük ve uygun kıyafet bulmak ise ayrı bir sorun :)

19 Aralık 2014 Cuma

PREMATÜRE APNESİ

Apne kelimesini  ilk olarak yeni doğan yoğun bakım ünitesinin kapısında ki bekleyişlerde sıkça duyar olduk 2 aylık korkulu bekleyiş bir sürü şeyi bir çırpıda öğretiverdi tüm bu süreç öyle süratli ve kendiliğinden oldu ki,hastanede iken etrafınızda bir sürü şey olup bitiyor ve sadece seyirci olma durumundan çıkma isteği güçlü bir merak ve öğrenme isteği vardı farkında olmadan hastanede kullanılan terimlere ve ne anlama geldiklerine karşı duyulan bu merak  hayatınıza kendiliğinden giren yeniliklerin ilkiydi.
İlk kez Taylan ı eve getirmeye karar verdiğimizde doktorumuz Taylanın henüz eve gitmeye hazır olmadığını bir sürü sorunla karşılaşabileceğimizi hatta bunun ölüm ile sonuçlanabileceğini ve bu sorunlardan birinin prematüre apne si olduğunu söylediğinde paniklemiştim çünkü hastane sürecinin insana güven veren bir tarafı var doktorlar-hemşireler ne yaptıklarını bilen insanlar var etrafınızda ama evde durum farklı bunun bilincindeydim ve korkuyordum.

Prematüre bir bebek uyku da iken nefes almayı unutabiliyor buna pek çok şey sebep olabiliyor bu henüz solunumun olgunlaşmaması ile ilgili aslında nefes almak unutulmaz ama ben buna nefes almayı unutuyor diyordum:) şimdi basitmiş gibi anlatıyorum ama ilk günler uykusuzluktan baygınlık geçirecekmiş gibi hissediyordum kendimi sürekli nefes alıp almadığını kontrol ederek beslemeye çalışarak bir an önce kilo alımını hızlandırmaya çalışarak geçen kabus gibi bir dönem di aslında hiç de kolay değildi.

Prematüre bebekler uyku esnasında kısa süreli solunum durmasına maruz kalıyor bu durum henüz olgunlaşmamış solunum ve kalp atış ritminin yavaşlaması sonucu oluşuyor böyle bir şey gerçekleştiğinde neler oluyor mesela Taylan da dudaklarda morarma,el tırnaklarında koyuya doğru renk değişikliği hemen göze çarpan ilk belirtilerdi vücudunu salardı ve bilincini kaybettiğini anlamamıza yetiyordu bu durumdayken ne yapardık peki onu fazla hırpalamadan soluk alması için hafifçe kollarını hareket ettirip,uyanması için müdahale ederdik Allah tan hiç uzun süren apneleri olmadı,hemen cevap alırdık ama çok korkutucu ve aldığımız sorumluluk açısından yükü ağırdı çünkü hastaneden imza ile kendi isteğimiz ile çıkarmıştık hastanede çok sık enfeksiyon alıyor bir türlü toparlayamıyordu  doğumundan 2 ay sonra hastaneden çıkardığımızda doğduğu kilonun altında bir gelişim vardı kaybetme korkusu yaşıyorduk, neyse ki ev ortamı bizi zorladı ama eve geldiği ilk ay yaklaşık 1 kilo 850 gr yakın kilo aldı her gün daha güçlü cevaplar vermeye başladı şimdi düşünüyorum da yine böyle bir şeye cesaret edebilirmiyim? bilmiyorum ama PREMATÜRE BÜYÜTMEK ÇOOOK ZOR :)
Düşünün ki günlük aldığı sıvı miktarını ve çıkardığını ölçebilmek için önce prematüre bezinin kuru halinin ağırlığını belirlemiştik hassas bir kuyumcu terazisi almıştık altın tartar gibi, mesela bir prematüre bezinin kuru hali 40 gr. o bezi birde ıslattıktan sonra ölçer ve kaydederdim günlük sabah kilosu ve akşam kilosunu ölçerdik o gün içerisinde ne kadar kilo aldığını not ederdik ne kadar mama tükettiğini ,ne kadar dışkıladığını,dışkının rengini,ilk günler doktora bunları bir rapor gibi iletirdim.
Apne ise ayrı bir sorundu özellikle geceleri uyku uyuyamaz olmuştum ya uyur kalırsam ve ben uykudayken apne olursa diye ödüm kopardı,bir gözüm kapalıysa diğeriyle onu seyrederdim resmen,loş ışıkta bile dudak çevresinde ki renk değişimini hemen fark ederdim zor günlerdi.

16 Aralık 2014 Salı

DOĞUMDAN İTİBAREN AY AY ÇOCUK GELİŞİMİ 2 YAŞ

Çocuk artık bu dönemde fiziksel olarak bağımsız olarak yürüyor ve basit kelimeler le kendini anlatabiliyor işaret dilini kullanarak pek çok ihtiyacının karşılanmasını sağlayabiliyor duruma gelmiştir.Sahiplenme duygusu hat safhadadır,her şeyi kontrol edebileceğini her şeyin kendi etrafında olup bittiğini düşündüğü bir dönemdedir.
Her şeyi karıştırma hakkı vardır,tüm oyuncakları etrafında ve her an elinin altında olmalıdır,dil gelişimi tamamlanmadığı için hala hızlı bir gelişim gösterme döneminde olduğundan sınıflandırma yapamaz ilk öğrendiği ne ise herşeyi onunla ilişkilendirir şekilde söyler mesela gördüğü her meee sesi çıkartan hayvan onun için koyundur,bu inek te olsa,keçi de olsa fark etmez hepsi aynıdır hepsinin dört ayağı vardır ve mee diye ses çıkartıyordur.Taklit etme yeteneği gelişmeye başlar,alışkanlıklar kazanır,refleks davranışlar,amaçlı davranışlara dönüşür ki bu olması gerekendir eğer refleks davranışlar amaçlı davranışlara dönüşemiyorsa ciddi sorunların habercisi olabilir ve çocuk doktoru ile görüşülerek uzman görüşü ile değerlendirme yapılmalıdır.

Fiziki olarak ta gelişim hızla devam eder bu dönemlerinde kilo-boy-baş çevresi gelişimi
tabloda belirtilen düzeylere gelmiştir.
















Tablodaki gelişim sürecinin dışında bir sürü şey aynı zamanda ve inanılmaz bir hızla değişir çocukta dil gelişimi,sezgilerin gelişimi,duyguların gelişimi,hepsi baş döndüren bir hızla oluşur,fiziki beceriler olgunlaşır artık ele avuca sığmayan bir şeye dönüşmüştür gözünüz aydın.

Taylan iki yaşına bastığında nasıl bir gelişim göstermiş günlüğümüzü kontrol ettiğimde durum hala çok parlak olmamakla birlik te sadece baş çevresinde gelişim sorunu yaşıyormuş. 

Kilo : 10 kğ
Boy : 82 cm
Baş  : 42 cm olmuş        

Şimdi tuttuğum günlüğe göz attığımda nerelerden nerelere diye iç geçirmeden edemiyorum hala boynunu tutmada sıkıntı yaşıyormuş daha emekleyemiyormuşsun günlüğümüz öyle diyor.                                        





14 Aralık 2014 Pazar

DOĞUMDAN SONRA AY AY ÇOCUK GELİŞİMİ-9 AYLIK

Biz bu dönemimizde pekte hoş şeyler yaşamamışız günlüğü kontrol ettiğimde
Boy: 60 cm
Kilo: 5.550 gr
Kafa : 38 cm
Bu ölçümler muayene sonrası ölçümleri ve hala kilo alımı ve kafa çapı hep geriden geliyor hayata prematüre başlamanın handikaplarından payımıza düşen ne varsa tamamını almışız.:)

Normal şartlar da hiç bir problemi olmayan 9 aylık bir bebek artık daha koordineli hareketler gerçekleştirebilir.
Karnının üzerinde yüz üstü yatıyorken kollarından destek alarak göğsünü kaldırabilir.
Uzaktaki bir oyuncağı yakalamaya çalışabilir
Bir oyuncağı elinden almaya kalktığınızda karşı koyabilir.
Herhangi bir şeye tutunarak ayakta durabilir.
El çırpma ve el sallama eylemini gerçekleştirebilir

Onunla top oyunları oynayabilirsiniz topu size yuvarlaması için karşısına oturup yönlendirebilirsiniz,parmak oyunları oynayabilirsiniz,çocuk şarkılarından yavaş yavaş mırıldanarak onunda katılımını sağlayarak ellerinden tutarak oynayabilirsiniz,yüzünün belli bölgelerine dokunarak bu ne oyunları oynayabilirsiniz,kulak,burun,ağız,göz,baş gibi bölgeler bu oyunlarla yavaş yavaş öğretilebilir,hayır kelimesinin anlamı konusunda oyunlar oynanabilir.

Bu arada çocuğun fiziki gelişim eğrisi belli bir düzen içerisinde ilerler kız ve erkek çocuklar boy-kilo-baş çevresi açısından gelişimleri aşağıdaki tabloda belirtildiği gibi olmuştur.

DOĞUMDAN SONRA AY AY ÇOCUK GELİŞİMİ-12 AYLIK

Temel gereksinimlerini yerine getirmeye ve basit komutları anlama ve iletişim kurma becerilerini geliştirmeye başlamıştır.
Başkalarının hareketlerini taklit etme becerisi gelişmiştir.
Ani hareketleri sınırlı olsa da sizin basit hareketlerinizden bazılarını taklit edebilir.
Daha meraklı ve çevresindeki dünyayla daha ilgili bir hale gelmiştir ve çevresinde ki şeylerin nasıl çalıştığını araştırmaya başlar.
Fiziki olarak gelişimi kız ve erkek çocuklar için değişkenlik gösterir.

















Çocuğunuzla 12 aylık becerilerine göre neler yapabilirsiniz,her şeyi bebeğinizin yerine yapmayın.Onu basit sözcükler kullanarak yönlendirerek kendi başına işlerini yapmasına izin verin,ses çıkaran nesneleri birbirine çarparak ona ses çıkartmayı öğretin.Küçük bir kutu içine ses çıkartacak iki nesne koyarak kutuyu sallayarak ve eline verin onunda bu davranışı taklit etmesini kutuyu sallamasını bekleyin,oyuncaklarını saklayarak bulmasını sağlayın,bunlar dikkat,taklit,merak duygularını pekiştirerek sizinle kaliteli zaman geçirirken bilişsel düzeyde de gelişimini destekleyecek dönemine uygun oyunlar olacaktır.
Durum normal gelişim seyrinde olan bebekler için güzel ama  Taylan için bu kadar parlak değildi cp den dolayı desteksiz oturmayı bırakın boynunu bile 10 sn fazla tutamıyordu,hala yutkunma problemi vardı katı herhangi bir şeyi vermemiz mümkün değildi,hala apne sorunları yaşıyordu ve süt dişlerinden henüz çıkan yoktu,hala kilo çok düşük ve yetersizdi,normal çocuklarda gaz sorunları ilk altı ay içinde kendiliğinden ortadan kaybolurken Taylan sabahlara kadar gaz sancıları yüzünden avaz avaz bağırır uyku nedir uyumazdı,dış dünya ve çevresinde ki hiç bir şeyle tam bir iletişim yakalayamama sorunu vardı dil gelişimi konusunda 10 aylık ken anne,baba,dede,anne anne diyebiliyorken yaş ilerledikçe sadece anne ile sınırlandı dil gelişimi yok denecek düzeyde kaldı.

Bu durum görme engelin den dolayı,yaygın gelişimsel bozuklukla karıştırılabilir gerekçesiyle ilerleyen süreçte değerlendirilmeli diye nöroloji ve çocuk psikiyatri tarafından tam bir cevap verilemiyordu çünkü bir den fazla sorun bir aradaydı prematüre doğum,görme engeli,cp,epilepsi,mikro sefali tanısı bunlar her biri ayrı ayrı bir inceleme ve değerlendirme süresi istiyordu, bu sorunlardan dolayı gelişimin her evresi farklı uzmanların bakış açıları ile bakılması gerekiyordu,sonuç şu ki her bir problem çok uğraştıran çok çaba gerektiren bir süreç kısacası normal bir çocuk ile gelişim eğrileri asla bir biri ile kıyaslanmamalıydı bizde öyle yapıyoruz ama yaşadığı her sorunun ne kadar ağır sonuçları olabiliceğini de göz ardı etmiyoruz,bu farkındalıkla yolumuza devam ederken asla vaz geçmeden devam edilmeli yaşam mucizelerle dolu belki bu mucizelerden biri oğlumuz içinde  gerçekleşir umudunu taşıyorum  nefes alıp verdiği müddetçe hep bir umut vardır varlığı bunun en büyük kanıtı.





13 Aralık 2014 Cumartesi

DOĞUMDAN SONRA AY AY ÇOCUK GELİŞİMİ-6 AYLIK

Doğumdan sonra anne sütü ile düzenli beslenen bebekler normal gelişim süreci içerisinde fiziki olarak hızlı bir değişim sergiler.
Vücudun kontrolü arttıkça yardıma ihtiyaç duymayacak bir şekilde oturmaya başlar.
Konuştuğunuzda sesler çıkararak size karşılık vermeye çalışır,konuşmanın iki yönlü bir iletişim olduğunun farkına varır.
Her iki elini de aynı zamanda kullanabilir ve her iki eliyle de küçük oyuncaklar  tutabilir.
 Bu arada boy-kilo-baş çevresi gelişimleri de kız ve erkek çocuklar için tablolarda belirtilen seviyelere gelmiştir.
Bu dönemdeki bebeklerin gelişimine destek olmak için neler yapılabilir.
Bebeğinizi düz bir alanda oturtun,gerek görürseniz düşmesini engellemek için çevresine yastık vb,desteklerle çevirin.
Bebeğinizle normal sesinizle konuşun onunda size yanıt verebilmesi için bir süre sessiz kalın,size karşılık verdiğinde buna ne kadar sevindiğinizi ona gösterin.Basit oyunlar oynayın.
Bebeğiniz elinde küçük bir oyuncak tuttuğunda diğer eline de bir oyuncak verin,oyuncağı bir elinden diğer eline geçirmesi için destekleyin.
Bunların normal terminde gelişen bebekler için eğlenceli olduğunu söyleyebilirim,bizim bunları yapmamız o kadar çok zaman aldı ki hala tam bir koordinasyon sağlayabildiğimizi söyleyemem bu sebeple sağlıklı çocuklarınızın gelişim evrelerinin tamamının tadını çıkartın.

12 Aralık 2014 Cuma

DOĞUMDAN SONRA AY AY ÇOCUK GELİŞİMİ 0-3 AYLIK


İlk doğum anıyla var olma içgüdüsüyle bebeklerde var olan bazı  refleksler var,bunlar tamamen yaşama ilk tutunmaları ile ilgili refleksler.

Yaşamın olmazsa olmazı nefes alma
Yüzünü dokunulan yana çevirme
Güçlü bir emme refleksi içgüdüsel olarak doymak maksadıyla
Gözlerini kırpması görme yetileri tam gelişmediği için gözlerini korumak için
Göz bebeklerinin büyümesi ve küçülmesi gözlerini parlak ışıktan korumak için
Bunlar ilk refleksler tamamı kendini korumak ve yaşama tutunmak için gerekli olan ve doğumla gelen  davranışlar.
Bu davranışlar zamanla daha kontrollü halde yaşam boyu devam eden davranışlar,sadece davranış biçimleri daha farklı bir halde ilerliyor.

Bunun yanı sıra birde ilkel refleksler var

Suya konulan bebek kol ve bacaklarını oynatır,nefesini tutar
Ayaklarının altı gıdıklandığında parmaklarını büzer açar
Yüksek seste irkilme kollarını sanki bir şeye tutunacakmış gibi ileri uzatır
Sırt üstü yatırıldığında başı yana doğru döner
Avucunun içine dokunduğunuzda avucunu sıkar nesneyi kavrar
Ayağa kaldırıldığında adım atacakmış gibi ayağını yukarı kaldırmaya çalışır

Bu refleksler de doğuştan gelen ve sinir sisteminin gelişimi ile de ilgili refleksler nöroloji muayeneleri için önem taşıyan bulgular ama ömür boyu devam eden davranışlar değiller eğer bebek ilk 2 yıllık gelişim döneminin sonunda da bu davranışlara devam ediyorsa mutlaka çocuk nöroloji ile görüşülmeli .
Bu arada fiziki gelişim eğrisi kız ve erkek bebekler için farklılıklar gösterse de hekimlerin belirlemiş olduğu bir tablo var kilo-boy-baş çevresi ölçümleri bu kriterlere göre değerlendiriliyor.














3 aylık bir bebekte nasıl fiziki gelişim oluşur.
Önünde duran bir nesneye ulaşabilir
Hareketleriyle çevresinde ki dünya arasında bir bağlantı olduğunu hissettirir
Hisleri geliştikçe insanların yüzlerine daha çok ilgi gösterir
Müzik duyduğunda sessizleşerek dikkatini müziğe vererek odaklanabilir

Gelişimini desteklemek için bir çok aktivite yapılabilir
Bebeğinizi rahat olduğu bir konuma getirip ulaşabileceği bir mesafeye ve biraz daha ilerisine ilgisini çekebilecek renkli objeler,sesli oyuncaklar koyarak ileri doğru hamle yapmasını sağlamaya çalışabilirsiniz,sözel olarak yumuşak bir ses tonuyla kısa ve anlaşılır kelimelerle onunla konuşabilirsiniz,duyularını harekete geçirip desteklemek için vücuduna hafif dairesel masajlar uygulayıp sosyal bağ kurması için ilgilenebilirsiniz.

Eğer bu gelişim eğrisinde ters gittiğini düşündüğünüz bir durum varsa mutlaka hekiminizle görüşüp ileri tetkikler için harekete geçmelisiniz.Çocuk emmeyi ret ediyorsa ten temasından hoşlanmıyor parlak ışığa hassasiyeti konusunda çok fazla sorun çıkartıyor abartılı refleksler sergiliyorsa farklı problemlerin habercisi olabilir.
Örneğin Taylan Hastaneden taburcu olduğunda zaten iki ay gibi bir zaman geçmiş ve bir sürü olumsuzlukla dünyaya gelmiş ve bir çok sorunla mücadele emişti düşük doğum kilosu -ikiz eşi-beslenme sorunları-enfeksiyonlar uzun süren kuvöz öyküsü ve bizim bir prematüreyi bırakın sağlıklı bir bebek konusunda bile bildiklerimiz o kadar kısıtlıydı ki her şey doğum sonrası gelişen bilgilenmeler ve araştırmalarla gelişen konular.Bu sebeplerden dolayı Taylan la ilgili hiç bir tanıyı net olarak bilemedik çocuk geliştikçe izlediğimiz durumlar hepsi, tavsiyem şudur eğer bir prematüreyi büyütecekseniz tam donanımlı Üniversite hastanelerinin çocuk servislerinden şaşmayın çok soru sorun aldığınız cevaplar üstünde bile araştırma yapın.
Deyim yerinde ise doktorunuzu soru yağmuruna tutun çocukla muayeneye gitmeden önce kendinize bir hatırlatma kartı hazırlayın gün içinde aklınıza takılan her şeyi not edin ve muayene sırasında sorun bu her şeyden fazla hak sahibi olduğunuz bir durum .










11 Aralık 2014 Perşembe

DOĞUMDAN İTİBAREN AY-AY ÇOCUK GELİŞİMİ- DOĞUM

Normal bir doğumla bebeğin sağlığı konusunda belli kriterler belirlenmiş bunlar dış muayene sırasında dünyaya gelen bebeğin genel olarak sağlık durumu hakkında ölçüt olarak kabul edilmiş ve kız çocuk için ayrı erkek çocuk için ayrı bir gelişim tablosu hazırlanmış.
Kilo,boy,baş çevresi gibi ölçümler var bu tabloda kız çocuklarında olması gereken ölçümlerle erkek çocuklarda olması gereken ölçümler kilo,boy,baş çevresi ölçümlerine göre de en zayıf doğandan,en kilolu doğana kadar sınıflandırılmış.

















Lakin durum prematüre doğan çocuklar için biraz karmaşık ölçümler ne kadar erken doğduğuna,çoğul gebelik mi,genetik bir rahatsızlıkla mı doğduğuna göre değişebiliyor.Bizde erken doğum ve ikiz gebelik öykülerinin varlığından dolayı hiç bir zaman aşağıda belirttiğim tablolara göre bir değerlendirme söz konusu olmadı.
Oğlumuz ikizlerden düşük doğum kilosuna sahip olan ufak bebeğimizdi,prematüre bebeklerin pek iri olduğu da söylenemez zaten hala bu gün olmuş bu çocuğu ben mi büyüttüm diye düşündüğüm zamanlar oluyor prematüre bebeklerde küçük kelimesi gerçekten anlamını bulan bir söz çünkü.
Oğlumuz doğumundan sonra ki 2 aylık kuvöz öyküsü ile de pek şanslı sayılmaz her günü ayrı bir olaydı ,bu sebeple doğum sonrası hızlı bir kilo alımı da gerçekleşmedi ki bu yeni doğanlar için hayati bir öneme sahip,prematüre bebeklerde ileri yaşamlarının nasıl olacağı konusunda neredeyse ölüm kalım meselesi,örneğin oğlumuzun o dönem hızlı iyileşme gösterememesi  ve kilo alımının da buna paralel gitmesi kilo,boy,baş çevresi gelişiminin hep geride seyretmesine ve bu gün yaşadığımız tüm sorunların meydana gelmesine sebep oldu diyebilirim zincirleme bir kaza gibi.
Taylan dünyaya geldiğinde Kilo:1 kilo 90 gr  Boy:35 cm Baş çevresi:25 cm idi ilk kez Mikro Sefali kelimesini oğlumuzun çocuk nöroloji servisinde muayenesi sırasın da duyduk ve çok üzücü bir durumdu,bize Mikro Sefali nin bir bulgu olduğunu ve şu aşamada belirleyici bir özellik olmadığını çocuğun ilerleyen süreçte nasıl bir gelişim göstereceği ile ilgili bir durum olduğunu söylediler o muayeneden sonra evde her hafta baş çevresi ölçümleri yapar hale geldim elimde olmadan sürekli bir kontrol durumu başladı her ölçüm sonrasını oğlum için tuttuğum bir günlüğe kayıt ediyordum
Taylan yaşına geldiğinde Kilo: 6 kilo 800 gr Boy:68 cm Kafa çapı:39.6 cm  olmuştu yani durum pek parlak değildi  ama tüm bu sorunlara rağmen bu kadar fazla sorunun bir arada olmasına rağmen ne kadar yol kat ettiğimizi görüyorum komşumun meşhur lafı geliyor aklıma şimdi ; Anne olmak demek 
taşı dişle kemirmeye benzer çocuk hale yola gelir ama ağzında diş kalmaz canım diyordu az bile diyormuş onun ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum. 
Eşimle oğlumun çekilmiş eski bir fotoğrafı hayal gibi yaşayacak mı ölecek mi diye belirsizlik içinde beklediğimiz günlerden bir hatıra adam büyüdü de kök söktürüyor bile. 



10 Aralık 2014 Çarşamba

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRİSİ

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun Haziran 1948 de hazırladığı ve ve birkaç değişiklik yaptıktan sonra 10 Aralık 1948 de BM Genel Kurulunun Paris te yapılan oturumunda kabul edilen 30 maddelik bildiridir.Bildirinin imzalanmasında,İkinci Dünya Savaşın dan sonra devletlerin,bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmesi de etkili olmuştur.Elenor Roosevelt bu bildiriyi bütün insanlık için bir Magna Karta olarak tanımlamıştır.Bildirinin imzalandığı 10 Aralık,Dünya İnsan Hakları Günü Olarak kutlanır.
Devletler,önceleri baskıya dayanan bir anlayışla yönetilmekteydi.Bu anlayışa son vermek için 1215 yılında İngiltere Kralına kabul ettirilen bildiri olan Magna Karta,İnsan Hakları kavramının ilk belgesi sayılır.
İnsan Hakları konusunda yayınlanan bir diğer önemli bildiri ise,Amerika da yayınlanan Bağımsızlık Bildirisidir. Özgürlük,eşitlik ve kardeşlik gibi kavramlar 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devrimin den sonra yayınlanan İnsan Hakları Bildirisinde gerçek yerini almıştır.
II.Dünya Savaşından sonra devletler,bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleştiler.Bunun bir nedeni de insanlara özgürlük tanınmasının ,devam ederse uygarlıkların sonu olabilecek savaşları da önleyebileceği düşüncesidir.Bildiri Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunca Haziran 1948 de hazırlandı,yapılan bazı değişikliklerin ardından 10 Aralık 1948 de Genel Kurulun Paris te yapılan oturumun da kabul edildi.
Bu bildiriyle,yalnızca demokratik anayasalarla tanınan temel medeni ve siyasi haklar değil,ekonomik,toplumsal,kültürel haklar da genel tanımlarla belirli hale gelmiştir.İlk grup haklar arasında yaşama,özgürlük,ve kişi güvenliği gibi haklarla birlikte,keyfi tutuklama,hapis ve sürgünden korunma bağımsız ve tarafsız mahkemelerde adil ve kamuya açık olarak yargılanma hakkı ile düşünce,vicdan,din,toplanma,ve örgütlenme özgürlükleri bulunur.
Sosyal güvenlik,çalışma,eğitim,toplumun kültürel yaşamına katılma haklarıyla bilimsel ilerlemenin ürünlerinden yararlanma hakkı ise bildiriyle getirilen yeniliklerdendir.
Herkes ırk,renk,cins,dil,din,siyasal yada herhangi bir başka inanç,ulusal ya da toplumsal köken varlıklılık,doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu bildiri de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.
Bundan başka ister bağımsız ülke uyruğu olsun,isterse bağımlı,özerk olmayan yada başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke uyruğu olsun bir kişi hakkında, uyruğu bulunduğu devlet yada ülkenin siyasal ,adli ya da uluslararası durumu bakımından hiç bir ayrım gözetilmeyecektir.

II.Dünya savaşı sonra sı tüm insanlık düşünülerek Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından tasarlanan bu bildiri bence tamamen sadece bir evrak düzenlemesi ve bir takım ülkeleirn birbirlerini ziyaret vesilesi sadece dünya da bir yerler de halen olmaya devam eden ilginç bazı istatiskleri ve haberleri aktarmak istedim çünkü bu yaşanan gerçeğin güncel hali


SAVAŞ EN ÇOK KADINI VURUYOR
Sıcak çatışmaların yaşandığı birçok yerde kadınlar taciz, tecavüz, karın deşme, cinsel organların tahribi gibi cinsel şiddetin birçok biçimine maruz kalıyor. İkinci Dünya Savaşı’nda ve Kore’de kadınlar “cinsel tutsaklığa” mahkum edilmişti.1971 de Bangladeş’te savaş sırasında 250 – 400 bin kadına tecavüz edilmiş, buna bağlı 25 bin gebelik oluşmuştu. Bosna Hersek’te 20 binden fazla kadına tecavüze uğramıştı. Savaş ve iç karışıklığın devam ettiği Ruanda’da bir yıl içinde tecavüze uğrayan kadın sayısı 15 binin üzerindedir. Bugün ise DAİŞ saldırıları sonucunda tutsak edilen binlerce kadın halen köle pazarlarında satılıyor, tecavüze uğruyor. Bazı ülkelerde kadınlar, o ülkelerin kanunlarına göre taşlanmaya, kırbaçlanmaya, öldürülmeye devam ediyor. Şiddet cezasının nedenleri olarak Sudan’da pantolon giymek, İran’da erkeklerle birlikte müzik dinlemek, Suudi Arabistan’da tek başına araba kullanmak gibi gerekçeler gösteriliyor.
TÜRKİYE’DE DURUM
Türkiye’de kadına yönelik şiddet son yıllarda artış gösterirken, rakamlar durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Buna göre; kadınların % 25’i fiziksel şiddete uğruyor.
Şiddete uğrayan kadınların %75’i eşi tarafından şiddete uğruyor.
Cinayet sonucu ölen kadınların %40-70 eşi tarafından öldürülüyor.
Tecavüze uğrayanların %50 si 18 yaş altında ve bunlardan %10 erkek çocuk gerisi kız çocuktur.
Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor.
Daha çok 7-9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor.
5-10 yaş arası çocukların %55’i ensest mağdurudur.
10-16 yaş arası çocukların %40 ensest mağdurudur.
Cinsel saldırganların %75’i tanıdık biridir.
Ensest olaylarında faillerin %50’si öz baba ve sırasıyla amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır.
Acil yardım hattını arayan kadınlardan % 57’si fiziksel şiddete, % 46,9’u cinsel şiddete, % 14,6’sı enseste ve % 8,6’sı tecavüze maruz kalmıştır.
Alıntı :
http://siyasihaber.org/haber/kadin-cinayetleri-her-gecen-gun-artiyor-2014-ilk-10-ayinda-255-kadin-olduruldu



burnumuzun dibinde bir savaş tüm sıcaklığıyla sürüyor o savaş bölgesinde seks kölesi olarak tutsak tutlan kadın sayısı bilinmiyor,ölen çocuk sayısı bilinmiyor,yerlerinden yurtlarından ayrılmak zorunda bırakılan insan sayısı bilinmiyor,işte bu sebeplerden ve daha sayamayacağım kadar çok sebepten dolayı bu bildirgenin sadece adı var kendi yok.







7 Aralık 2014 Pazar

GÖRME KUSURLARI-DİYABETİK RETİNOPATİ

Şeker hastalığı öncelikle vücuttaki en ince damarlardan olan görme damarı sinirini etkiler.Bu damarlarda tıkanma ve kanama meydana gelir. Görmeyi tehdit eden rahatsızlıkların başında gelir.Tüm şeker hastalarının 6 ayda bir kez retina muayenesi olmaları zorunludur.

Göz kusuru resimle anlatılmaya çalışılmıştır.
Alıntı: http://www.sakaryahastanesigozklinigi.com/


1 Aralık 2014 Pazartesi

GÖRME KUSURLARI-UÇUŞAN İPLİKLER VE SİNEKLER

Göz içerisinden sıklıkla görülen ve ne yöne bakılırsa o tarafa doğru hareket eden sinek, böcek yada iplik gibi gölgelerdir.Çoğunlukla zararsız olabileceği gibi nadiren görme sinirlerinde yırtık gibi hastalıkların ön habercisi olabilir.

Rahatsızlık resimde ki gölgelerle tarif edilmeye çalışılmıştır.
Alıntı :http://www.sakaryahastanesigozklinigi.com/

GÖRME KUSURLARI-DEKOLMAN

Üzerinde oluşan görüntüyü elektrik sinyallerine çevirip beyne iletmekle görevli olan retina iç içe geçmiş çok ince tabakalardan oluşur.Her hangi bir sebepten bu tabakalar birbirinden ayrılırsa içteki tabaka beslenemez ve çok ciddi sorunlar oluşur.Bu durumda görmede ani bir perdelenme olur.Acil cerrahi müdahale tedavinin başarısı açısından çok önemlidir.

Göz kusuru resimde anlatılmaya çalışılmıştır.
Alıntı: http://www.sakaryahastanesigozklinigi.com/


GÖRME KUSURLARI-KATARAKT

Katarakt gözün içinde bulunan kendi doğal merceğinin opak bir hal almasıdır.Gözün görme yeteneğinde ileri derecede azalma yapan ilerleyici bir hastalıktır.Bu durumu buğulanmış bir camın arkasından bakmaya benzetebiliriz.Kişi net göremez ve renklerde soluklaşma olur.Tedavide ise göz için yabancı bir madde haline gelmiş kataraktın fako yöntemi ile küçük bir delikten parça alınarak emilmesi yöntemi uygulanmaktadır.Kısa bir operasyondan sonra hasta aynı gün göz sağlığına kavuşabilir.
Göz kusuru resimle anlatılmaya çalışılmıştır.
Alıntı:http://www.sakaryahastanesigozklinigi.com/


GÖRME KUSURLARI-GLOKOM

Göz içi basıncının artmasına bağlı olarak görme sinirinin ezilerek hasar görmesidir.Zaman zaman oluşan baş ağrısı dışında belirti vermeyen bu hastalık yıllar içerisinde sinsice ilerler.Tanısı ancak göz içi basıncının ölçülmesi ile konur.40 yaş üzeri kişilerin yılda bir kez göz içi basıncı ölçtürmeleri zorunludur.Teşhis sonrası damla tedavisi başlanır.

Göz kusuru resimle anlatılmaya çalışılmıştır.
Alıntı: http://www.sakaryahastanesigozklinigi.com/



GÖRME KUSURLARI-ASTİGMAT

Gözün en kuvvetli merceği olan korneanın oval yada yumak olmasıdır.Buna bağlı olarak görüntüler görme noktasına oval yada yamuk olarak düşer.Cisimlerin bazı kısımları net bazı kısımları da bulanık görünür.Baş ağrısının yaygın sebeplerindendir.
Göz kusuru resimle anlatılmaya çalışılmıştır.Astigmat korneanın şeklinin bozularak ışığı doğru şekilde retinaya iletememesine bağlı gelişen bulanık görüş rahatsızlığıdır.
Alıntı: http://www.sakaryahastanesigozklinigi.com/


GÖRME KUSURLARI-HİPERMETROP

Göz boyunun normalden kısa olmasına bağlı olarak görüntünün görme noktasının arkasında oluşmasıdır.Bu kişiler özellikle yakını görmekte zorlanırlar.Kırk yaş üzeri şikayetlerinde daha fazla artış olur.

Göz kusuru resimle anlatılmaya çalışılmıştır .Hipermetrop lu gözler yakını net göremezler eğer kusur derecesi artarak ilerlemişse yakın görüşte de uzak görüşte de sıkıntı yaşarlar
Alıntı :http://www.sakaryahastanesigozklinigi.com/


GÖRME KUSURLARI- MİYOP

Gözün boyunun normalden uzun olmasına bağlı olarak görüntünün görüntünün görme noktasının önünde oluşmasıdır.Gözün boyu yaklaşık olarak 22 mm dir her mm lik uzaması 3 dioptrilik miyop anlamına gelir.Gözün boyunun uzaması vücut gelişiminin tamamlandığı 18 yaşına kadar devam edebilir.
Göz kusuru resimle anlatılmaya çalışılmıştır.Kısacası miyoplu göz yakını net görür görüntü uzaklaştıkça görüntü netliğini kaybeder kişi gözlerini kısarak bakar.
Alıntı :http://www.sakaryahastanesigozklinigi.com/


30 Kasım 2014 Pazar

GÜNÜ YAŞARKEN ZAMANI İYİ KULLANMA

Bir program çizelgesi oluşturarak yaşamak inanılmaz konforlu,bunu deneyimlediğim ve yaşantımda uyguladığım için biliyorum.
Engelli bir çocukla güne zaten ister istemez gergin ve sıkıntılı başlıyor insan en azından durum bende böyleydi ama şimdi pek öyle düşünmüyorum ben bundan önceki zaman yönetimimi şöyle özetleyebilirim .
Evden markete patates soğan almaya diye çıkıp bir sürü ıvır zıvırı aldıktan sonra patates soğanı almadan eve gelip  aaaa soğan almamışım tüh aklımda bir şey var deyip  unutmuşum yaaa demeye benzetebilirim.:)
Bana bir listenin ne faydası olacak diye düşünmeyin çok faydası oluyor,öncelikli işler bir gün önceden kendinize ayırdığınız 10-15 dakikalık bir zaman diliminde sakin bir ortamda ve zamanda düşünülüp tasarlanarak not ediliyor öncelik ve önem sırasına göre hareket edildiği için ciddi zaman tasarrufu sağlıyor,günü daha verimli ve rahat geçirdiğinizi ve daha az depresif davrandığınızı  fark edeceksiniz.
Çünkü uygun zamanda tamamlanamayan işler bende gerginlik ve beraberinde bir sürü olumsuz düşünceyi beraberinde getiriyordu hiç bir şeye yetemiyor muş hissi yaşıyordum.Gün verimli bile geçse günün sonunda tuhaf bir yetersizlik hissi yaşıyordum.
En önemlisi bu programlı yaşamın zihninizi karmaşa hissinden ne kadar çok arındırdığını ve gün sonrasında hayatımızda hiç farkında olmadan yapıp önemini fark etmeden yaptığımız şeylerin  (olumlu bir şekilde günümü ne kadar iyi yönetmişim listemdeki belirlediğim her şeyi uygun zamanda ve gerektiği şekilde tamamlamışım diye sevindirdiğini )göreceksiniz bu bir alışkanlığa  dönüştüğünde bitiremediğinizi düşündüğünüz ve sürekli olarak öteleyip kafanızda gereksiz karmaşaya sebep olan yarım kalan işlerin yada duygu ve düşüncelerin aslında sadece bir zaman yönetimi sıkıntısı olduğunu gördüğünüzde böyle bir uygulamayı deneyip kendinizi, zamanınızı, hayatınızı ne kadar iyi yönetttiğinizi fark ettiğinizde çok mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Bu aslında kendinizle oynadığınız basit bir oyun sevdiklerinize biraz daha fazla zaman ayırabilme fırsatı ve duygu durumunuzu yakından ilgilendiren bir sihir.
Böyle bir uygulamaya her akşam kendiniz için tuttuğunuz bir akıl defterinde 10-15 dakika ayırarak bir sonraki günü olmasını istediğiniz şekilde programlama ile başlayın yeter.En önemlisi her akşam kendinizi tebrik edin çünkü o listeler muhtemelen evin dışında yapmanız gerekenlerden oluşan bir listedir evin içi ayrı bir olay çünkü ve listenizin uzunluğuna bakın tüm o işleri siz sevdikleriniz için yapıyorsunuz bunu kimse fark etmese bile siz kendiniz için fark edin ve kendinizi tebrik edin ben veya siz hiç önemli değil .
Böyle bir uygulama aslında her günümü ve o gün içerisinde ne kadar çok şeyi başardığımı gösteren basit bir bilinç altı hatırlatma notu o notlar bana (sen değerlisin )diyor.




27 Kasım 2014 Perşembe

MERAK DUYGUSU ENGELLENMELİMİ

Merak etmek gelişimin vaz geçilmez unsurlarından biridir.Çocukluk dönemimizde ki gelişime en önemli katkıyı merak sağlar ,aslında küçük beyinlerde her gün hayata dair bilimsel,ahlaki,sosyal,felsefi düzeyde küçük deneyler yapılır hayat böyle keşfedilir daha sonra tam tersi öğütlenmeye başlanır fazla merakın iyi olmadığı konusunda olumsuz düşünce filizleri geliştirilir yani zaman içinde merak etmemeyi öğretirler ve öğrenmenin önemli unsurlarından birinin önünü keserler. Merak etmeyen sorgulamayan deneyimlemeyen toplumlar dışarıdan kulağa fısıldanan başkalarına ait doğrular üzerinden ilerledikleri için düşünsel anlamda özgün fikirler oluşturamaz hep bir muhtaçlık durumu oluşur. Önderler, fikir adamları, icatlar ve büyük buluşlar merakla sorgulayan beyinlerde ve toplumlarda gelişir.
Her bireyin etrafında olup bitenlere karşı kayıtlı meraklı  tutumu kişisel gelişimi kadar toplum bilinci ve çıkarları açısından da önemli, bu olgu toplumun gereksinimlerini ihtiyaçlarını anlayabilen çözümler üreten bir anlayışı geliştirir.
Eğitim sistemimizde ki belki de en önemli eksiklerden biri uygulamalı bir öğrenim sisteminden çok ezbere dayalı bir eğitim sistemi olması yani ne veriyorsam al oku ezberle fazlasını merak edip ne yapacaksın diyen bir eğitim modeli bu sebeple teknolojide,bilimde sanatta,sporda yani yaşamın her alanında gelişmiş ülkelerin gerisinde gidiyoruz basit hatta hiç bir önemi yokmuş gibi görünen bir unsurun insan ve toplum üzerinde ki etkilerinin önemi çok büyük ,kısacası merak eden cesaret edebilen sorgulayan toplumlar olmak en ilkel bir duygunun engellenmemesi ile mümkün.

TELKARİ MODELLERİ

Telkari işi zahmetli olmasına zahmetli ama bir o kadarda doyum dolu bir uğraş ,değerli bir metalin eriyik halden incecik teller haline getirilip, tasarlama aşamasından tutunda modeli kafanızda canlandırma ve en son aşamaya kadar gelen süreç çok zevkli ve dikkat istiyor ufacık bir hatayı kaldırmıyor ,Ustalaşmak ise yıllar süren bir serüven öncelikle gözleri çok yoran bir uğraş mikron inceliğindeki tellerin bükümü ve kaynatma işlemiyle oluyor tüm her şey tabi kaba hatlar böyle oluyor tam hazır diyebilmek için ekstradan bir sürü işlemden geçirilmesi gerekiyor.








model açısından bir birinin aynı gibi duran iki yüzük modeli de küçücük dokunuşlar la faklı taşlar kullanılarak taş yuvası üzerinde ufak bir oynama ile ayrı model yüzükler gibi duruyor işte bu işin güzelliği burada tamamen size özgü olması en önemlisi el sanatları konusunda geçmişinin çok eskilere dayalı bir el işçiliği sanatı olması geleneksel el sanatlarımız arasında bu yönü çok hoşuma gidiyor.




TOHUM OTİZM VAKFI EĞİTİM PORTALI

Taylana henüz otizm tanısı konulmadan önce sadece şüphe sinin varlığı döneminde otizm ve ilgili konulara ilişkin bir sürü araştırma başladı kafamda, sosyal medya bu konudaki en önemli gereçti elimde bu aramalar sırasında faydalı pek çok site,portal,forum,lara giriş yapıp videolar izleyip ve makaleler okudum  dikkate değer çalışma ve araştırma bilgilerine ulaştım bunlardan en fazla faydalandığım linklerden bir tanesi 
Tohum Otizm Vakfı Eğitim Portalı  üyelik koşulu ile ücretsiz bir sürü eğitim modülünden faydalandırıyor bu benim açımdan çok önemli eminim Otizm ile uğraşan ve kısıtlı imkanlara sahip olan pek çok aile içinde aynı şeyi ifade edecektir.
Otizm dolayısı ile bizim çocuklarımızın hayatlarına dokunma sınırlarımız bildiklerimizle kısıtlı hala bir bilinmezlik olan bu illet çok fazla emek istiyor dolayısı ile çok fazla araştırma.
Eğer biz otistik çocukları olan aileler bir birimizin hayatlarına küçük dokunuşlarla ve bilgilendirmelerle katılabilirsek en azından bu zorlu süreç için hep bir umudumuz ve gücümüz olacaktır birbirimizi en iyi biz anlarız.Çünkü hayallerimiz aynı aynı umutları taşıyor çocuklarımız için aynı dileklerde bulunuyoruz.

Bu sebeple herkes araştırma sonuçlarından hayatına katıp verim elde ettiği uygulamaları ve kaynaklarını bir biriyle paylaşmalı diye düşünüyorum,kederler  paylaşılınca küçülen şeyler bir birimizin el feneri olabiliriz.
Durum benim içinde oğlum içinde daha zor ama bu kadar zorluğa rağmen güzel şeyler oluyorsa artık eminim her kes için umut var sadece ciddi emek istiyor, görmeyen,ortopedik engeli olan,otizm ve epilepsi  gibi bir sürü illetle uğraşan oğlum olumlu gelişmeler kaydedebiliyorsa herkes için umut var.


ÇOCUKLUK ÇAĞI AŞI TAKVİMİ

Her gün değişik bir şeyle karşılaşıyorum,geçen hafta bağlı bulunduğumuz bölgedeki sağlık ocağına gittiğimde doktor odasında ki aşı takvimi ilgimi çekti Taylan la ilgili tüm aşıların tamamlandığını düşünüyordum oysa yanlış düşünüyormuşum.


Sağlık ocağındaki aile hekimimize oğlumuzun aşı takvimine göre iki aşısının geldiğini ama bir işlem yapılmadığını söylediğim zaman bu aşılar gezici ekipler tarafından okullarda yapılan aşılar bunu gittiğiniz rehabilitasyon merkezine hatırlatın çünkü rehabilitasyon merkezleri Milli eğitime bağlı kurumlar ve gezici ekipler rehabilitasyon merkezlerinde de aşılama yapıyor dedi,eğer sonuç alamazsanız bir tam teşekküllü devlet hastanesine giderek ilgili aşıların rapellerini almanız gerekiyor dendi bu arada (Rapel :Aşı demek oluyormuş)
Rehabilitasyon merkezimizin yetkililerine durumu anlattığımda hayır böyle bir uygulama hiç olmadı bir bilgimiz yok dediler,sonrasında devlet hastanesinin çocuk hastalıkları bölümünden bir hekime durumu anlattım devlet hastanesinde ki hekim aşıları sağlık ocakları yapıyor takibi onlarındır devlet hastanelerinde aşı yapmıyoruz bunu sağlık ocağındaki aile hekiminize söylemelisiniz deyip gönderdi 3 kurum arasında geliş gidişlerden bir sonuç alamadım sağlık ocağı rehabilitasyon yada devlet hastanesi diyor,rehabilitasyon böyle bir uygulamamız yok diyor,devlet hastanesi biz aşı yapmıyoruz sağlık ocağı diyor tam bir karmaşa bahsettiğim konu sağlıkla ilgili önemli bir mevzu bunu tesadüfen aşı tablosuna gözüm takılmasa bilmem mümkün olmayacaktı bu arada aşı zamanı geçmiş olduğu için eğer bir sağlık problemi yaşanacak olsa bunun sorumlusu biz mi yoksa konunun takipçisi olması gereken sağlık ocağı aile hekimliğimi bilemiyorum
Eğer normal terminde olsaydı oğlumuzun bu yıl ilk okul 1 sınıf öğrencisi olması gerekiyordu ve her ilk okul çağındaki çocuk gibi gezici sağlık ekipleri tarafından aşı takvimine uygun olarak okulda dönemine uygun aşıları yapılacaktı ama bizde öyle olmadı sağlık problemleri ağır engelli olması sebebiyle her hangi bir eğitim kurumundan rehabilitasyon hariç faydalanamıyoruz bizimle aynı sorunları yaşayıp da okula gidemeyen ilk okul çağı çocuklarınız varsa ve eğer ilk aşıları hariç 7 yaşında yapılması gereken aşılardan yapılmamış ise  mutlaka sağlık ocaklarında ki aile hekimlerine bu durumla ilgili danışsın yarın sağlık ocağına gidip durum hakkında yeniden görüşeceğim umuyorum bu karmaşa son bulur.

25 Kasım 2014 Salı

HAYAL GÜCÜ VE GELİŞİME KATKILARI

Her insanın doğasında var olan bir özelliktir hayal kurmak, sınırları yoktur hemen hemen her şeyi kurgulayıp mini bir dünya yaratabiliriz ,hayallerimiz olumlu yada olumsuz pek çok şeyi içerebilir bazen küçücük bir an bambaşka şeyleri çağrıştırıp mutlu yada mutsuz edebilir.
Çocuklar ise gelişim süreçleri boyunca ilk deneyimlerini kurguladıkları hayal güçlerini kullanarak oluşturdukları oyunlarla pekiştirirler bundan zevk alır yada doğruyu yanlışı öğrenirler güncel yaşantılarının minimize edilmiş halleri yada söylemek isteyip te söyleyemedikleri şeylerdir bunların tamamı hayal gücünün etkisidir zihinlerine bilişsel farklılıkları ve metodları yerleştiren küçük bir dünya.
Çeşitli sebeplerden dolayı zihinsel yetersizlikleri olan çocuklar  eğer bu konuda uygun koşullar oluşturulup eğitilebilir yada bu konuda algı geliştirmeleri konusunda teşvik edici oyunlarla sürekli bir uyaran alırlarsa eğer gelişimlerine olumlu etkileri olacağı inancını taşıyorum.
Örneğin Taylan birden fazla problemi barındıran bir çocuk görmüyor,ortopedik sıkıntıları var,konuşamıyor ama onunla oynadığım oyunlarda hem merakını hemde duyularını kullanmasını gerektiren aktivitelerle meşgul olduğumuzda daha katılımcı ve meraklı ,farklı bir zaman diliminde bir sonraki tekrarlanan oyunda onu mutlu eden aktiviteye götüren dürtünün hayal gücü olduğunu biliyorum, çünkü farklı zamanlarda aynı oyunu zorlama yolu ile denediğimde ve o mutsuz olduğunda yani kendi hisleri ile hareket etmediği zorlantı yolu ile yaptırılan o davranışa verdiği tepkiyi görüyorum o davranışın içinde kendi duyguları ve hisleri yok bu sebeple zihinsel engelli yada otizm gibi farklılıklara sahip çocukların hayal güçlerini kullanmalarını sağlamayı önce ebeveynleri öğrenmek zorunda bir yetişkin olarak hayal kurmayı bir çocuğun bakış açısı ile bakmayı öğrendiğimizde onları bu dünyanın içine çekmek daha kolaylaşır diye düşünüyorum bu sebeple artık hayata biraz daha farklı bir gözle bakıyorum diyebilirim bazen oğlumla evde eğitim çalışmaları diye başladığım süreçte bir bakıyorum oyuncaklarla ben oynuyorum bizim kerata kendi aleminde kendi o hallerime güldüğüm zamanlar oluyor. :)



23 Kasım 2014 Pazar

OYUNCAK SEÇİMİ MODEL ALINMALI

Taylanın prematüre doğuşuyla gelişen pek çok sıkıntı yaşadık aşama aşama yol kat ediyor insan ,öncelikler nereden başlasam diye düşünmeler derken eğitimle ilgili materyal arayışları oyuncak seçimleri konusunda daha farklı bir gözle bakmaya başladım.
İlk model aldığım kurum gittiğimiz rehabilitasyon merkezi oldu,derslerde kullandıkları materyalleri temin etmeye çalıştım zaten çoğu oyuncakçılarda bulunan tarzda olanlar,aynı zamanda evde ki pek çok ev eşyasını da kullanıyorum.
İlginçtir evdeki bakliyatlar,sıradan mutfak eşyaları,sandalye,çocuk arabası hem eğitimine yönelik çalışmalarda hemde onun ilgisini çekmekte daha fazla işime yaradı.
Bu konuda çocuğunuzun ihtiyaçlarına yönelik oyuncaklar seçmek en doğrusu olacaktır,çünkü bu işin bir sınırı yok işlevsel olmadıktan sonra,çocuğun gelişimine katkısı olmayacaksa sadece gereksiz masraf ve israf olacaktır her engelli çocuğun gereksinimleri farklılık gösterebiliyor her yapılan oyuncak seçimi bir amaca hizmet etmeli ve dönemine uygun olmalı çünkü engelli çocukların çoğunda kazanılmış pek çok davranış oyun ve oyuncaklar aracılığıyla üstüne yeni davranışlar eklenerek sürekli olarak tekrar edip pekiştirilmek zorunda kısa ve uzun vadeli olarak düşünülebilir kısa vadeli kazanımlar uzun vadeli ve kalıcı davranışlara dönüştürülürken model olma ve oyuncakların etkisi büyük.
Bu sebeple mutlaka eğitimci ve veli çocuk için düşünülen oyuncak ve materyaller konusunda bilgi alış verişinde bulunmalı