Bir program çizelgesi oluşturarak yaşamak inanılmaz konforlu,bunu deneyimlediğim ve yaşantımda uyguladığım için biliyorum.
Engelli bir çocukla güne zaten ister istemez gergin ve sıkıntılı başlıyor insan en azından durum bende böyleydi ama şimdi pek öyle düşünmüyorum ben bundan önceki zaman yönetimimi şöyle özetleyebilirim .
Evden markete patates soğan almaya diye çıkıp bir sürü ıvır zıvırı aldıktan sonra patates soğanı almadan eve gelip aaaa soğan almamışım tüh aklımda bir şey var deyip unutmuşum yaaa demeye benzetebilirim.:)
Bana bir listenin ne faydası olacak diye düşünmeyin çok faydası oluyor,öncelikli işler bir gün önceden kendinize ayırdığınız 10-15 dakikalık bir zaman diliminde sakin bir ortamda ve zamanda düşünülüp tasarlanarak not ediliyor öncelik ve önem sırasına göre hareket edildiği için ciddi zaman tasarrufu sağlıyor,günü daha verimli ve rahat geçirdiğinizi ve daha az depresif davrandığınızı fark edeceksiniz.
Çünkü uygun zamanda tamamlanamayan işler bende gerginlik ve beraberinde bir sürü olumsuz düşünceyi beraberinde getiriyordu hiç bir şeye yetemiyor muş hissi yaşıyordum.Gün verimli bile geçse günün sonunda tuhaf bir yetersizlik hissi yaşıyordum.
En önemlisi bu programlı yaşamın zihninizi karmaşa hissinden ne kadar çok arındırdığını ve gün sonrasında hayatımızda hiç farkında olmadan yapıp önemini fark etmeden yaptığımız şeylerin (olumlu bir şekilde günümü ne kadar iyi yönetmişim listemdeki belirlediğim her şeyi uygun zamanda ve gerektiği şekilde tamamlamışım diye sevindirdiğini )göreceksiniz bu bir alışkanlığa dönüştüğünde bitiremediğinizi düşündüğünüz ve sürekli olarak öteleyip kafanızda gereksiz karmaşaya sebep olan yarım kalan işlerin yada duygu ve düşüncelerin aslında sadece bir zaman yönetimi sıkıntısı olduğunu gördüğünüzde böyle bir uygulamayı deneyip kendinizi, zamanınızı, hayatınızı ne kadar iyi yönetttiğinizi fark ettiğinizde çok mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Bu aslında kendinizle oynadığınız basit bir oyun sevdiklerinize biraz daha fazla zaman ayırabilme fırsatı ve duygu durumunuzu yakından ilgilendiren bir sihir.
Böyle bir uygulamaya her akşam kendiniz için tuttuğunuz bir akıl defterinde 10-15 dakika ayırarak bir sonraki günü olmasını istediğiniz şekilde programlama ile başlayın yeter.En önemlisi her akşam kendinizi tebrik edin çünkü o listeler muhtemelen evin dışında yapmanız gerekenlerden oluşan bir listedir evin içi ayrı bir olay çünkü ve listenizin uzunluğuna bakın tüm o işleri siz sevdikleriniz için yapıyorsunuz bunu kimse fark etmese bile siz kendiniz için fark edin ve kendinizi tebrik edin ben veya siz hiç önemli değil .
Böyle bir uygulama aslında her günümü ve o gün içerisinde ne kadar çok şeyi başardığımı gösteren basit bir bilinç altı hatırlatma notu o notlar bana (sen değerlisin )diyor.
İngiltere'de fareler üzerinde yapılan deneylerde kullanılan yeni bir teknik, körlük tedavisinin mümkün olabileceğini gösterdi.
University College London ile Moorfields Göz Hastanesi'nden uzmanlar, bu başarının kendilerine ilk kez olmak üzere, insanlarda da körlüğü giderme yolunda umut verdiğini açıkladı.
Nature Biotechnoloy dergisinde yayımlanan araştırma sonuçları, gözde ışığı algılayan bölgenin, kök hücre kullanılarak tedavi edilebildiğini gösteriyor.
Retina içindeki ışığa duyarlı alıcı sinir hücrelerine fotoreseptör deniyor. Bu hücreler, ışığı elektrik enerjisine dönüştürerek beyne yolluyor.
Ancak kimi zaman Stargardt hastalığı ya da yaşa bağlı hücre bozulması sonucu bu hücreler ölüyor.
Fotoreseptörleri yaşatan destekleyici hücreleri kök hücre kullanarak değiştirme yolunda insanlar üzerinde klinik deneyler zaten yapılıyordu.
Ama Londra'daki araştırma ekibi, deney farelerinde asıl, ışığa duyarlı hücreleri, yani fotoreseptörleri değiştirerek körlüğü giderebildiklerini açıkladı.
Bunun için laboratuvar ortamında retina üretimine olanak veren yeni bir teknik geliştirildi.
Bu teknik sayesinde, fotoreseptör hücreye dönüşmek üzere programlanmış binlerce kök hücre, kör farelerin gözlerine enjekte edildi.
Araştırmaya göre bu kök hücreler, gözün mevcut yapısına uyum sağladıktan sonra işlevlerini yerine getirmeye başlıyor.
Bununla beraber nakledilen 200 bin kök hücreden sadece 1000'inin göze uyum sağladığı belirtiliyor.
Araştırma ekibinin başkanı Prof. Robin Ali, BBC'ye yaptığı açıklamada, elde ettikleri sonuçları heyecan verici bulduklarını, beş yıl içinde insanlar üzerinde klinik deneylere başlanabileceğini ifade etti.
Bilim çevreleri kök hücre araştırmalarında en fazla ilerleme kaydettikleri alanların başında göz hastalıklarını sayıyor.
Bunun bir sebebi, ışığa duyarlı hücrelerin elektrik enerjisini iletirken nispeten basit bir sürecin işliyor olması.
Gözde bağışıklık sisteminin zayıf olması da vücudun kök hücreyi reddetmesi olasılığını düşürüyor.
On binlerce kök hücre sayesinde görüş kalitesi artırılabilirken, aynı oranda kök hücre, örneğin karaciğer gibi daha büyük bir organın kendi kendini yenilemesine yetmiyor.