16 Ağustos 2013 Cuma

GÖRME ENGELLİ BİR ÇOCUĞUN ANNESİNİN GÜNLÜĞÜ




    Söze nasıl başlasam diye düşünürken kendiliğinden gelen bir şey,Taylan el yordamıyla bile değil koklayarak ürkekçe dokunarak geldi hayatımın merkezine Taylan artık bende sizin leyim diyebilmek için ölümle kalım arasındaki o ince çizgide sırat köprüsünün üzerinde 2 ay boyunca gelip gitti, sonra yaşam kazandı yani Taylan ölümün onu gelip alacağı güne kadar ama öyle bir kalma ki bu kalma ( konuşamaz-göremez-yürüyemez )  sin deyip yaşam kocaman kocaman engeller koydu önüne yavrumun, demirden leblebi ne çiğnenir ne yutulur dizildi boğazımıza ailecek neden Tanrım neden benim yavrum diye sordum geceler boyunca sanki başkasının yavrusuna olursa daha iyiymiş gibi daha  sonra düşündüğümde utanarak, derken Allah kimseyi yavrusuyla sınama sın demeye başladım başka yavrularında aynı dar geçitlerde olduğunu görünce sonra o fırtınalı boranlı günlerden sonra tufan sonrası sessizliğimin içinden yaralı anneyi beni çıkarttım perişan ,üzgün hazmetmeye çalıştım yaşadıklarıımızı Taylanla beraber vurgun yemiş gibiydim kurşun yemiş gibiydim  ittim elimin tersiyle hüznü ,kederi,acıya dair ne varsa  aldım çocuk gülüşlerini yavrumun başladım yaralarımızı sarmaya farkında olmadan öyle hırpalanmışız ki  karanlıklar içindeki o canım gözlerinin derinliklerinde panik,korku vardı yavrumun .Usulca ve en derinden annelik hislerimle korkma ben yanındayım yavrum dedim son kez hıçkıra hıçkıra ağlayarak ona bir söz verdim Tanrının huzurunda birlikte aşacağız tüm engelleri her şeye inat sen yeter ki gül bana yavrum servetim gülüşün olsun bir ömrü senle paylaşmaya hazırım eğer elimi tutarsan ışığı olurum gözlerinin, nefesimi katarım nefesine fer olurum ayaklarına ,söyleyemediğin sözcüklerin olurum yavrum sen yeter ki tut elimi 

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder